Takoz Zihniyet: Azgın Azınlığın Türkiye’ye Kurduğu Tuzak
Takoz Zihniyet: Azgın Azınlığın Türkiye’ye Kurduğu Tuzak
Tarih boyunca her milletin, kendi içinden türeyen ve düşmanlardan daha tehlikeli olan bir “azgın azınlık” ile mücadele ettiği görülmüştür. Bu azınlık, milletin diliyle konuşur ama kalbi başka yerlerde atar. Görünüşte bu topraklara ait gibidir, ama fikir ve fıtrat olarak milletin ruh köküne yabancıdır. Türkiye’nin bugünkü temel problemlerinden biri de tam olarak budur: Ülkenin yükselişinden rahatsız olan, gelişmesinden huzursuz olan, milletin öz değerleriyle çatışan kısır ve düşmanca bir zihniyetin hâlâ aktif olması.
Asıl Sorun: Dış Düşman Değil, İçteki Fitne
Dışarıdan gelen tehditler elbette vardır; ancak asıl yıkım içeriden gelir. Türkiye, maddi kalkınma yolunda barajlar, yollar, sanayi yatırımları, savunma sanayi projeleri yapar; bu kısır zihniyet hemen karalama, küçümseme ve engelleme kampanyası başlatır.
Manevî alanda Kur’an’a, ezana, İslam’a sahip çıkan bir irade güçlendiğinde; aynı zihniyet hemen laiklik ve özgürlük soslu maskelerle sahne alır. Ne zaman Türkiye bir mesafe kat etse, bu zümre adeta düğmeye basılmış gibi karşı çıkar. Çünkü bunların derdi Türkiye’nin yücelmesi değil, Türkiye’nin küçük ve dışa bağımlı kalmasıdır.
Suriyeliler Üzerinden Yürütülen Nifak Operasyonu
“Suriyeliler gitsin!” sloganıyla yola çıkanların bir kısmı; aslında sadece bir göç sorununu değil, toplumsal huzuru ve birliği hedef almaktadır. Oysa bu çığırtkanların pek çoğu kendileri de göçmen asıllıdır. Ama mesele göçmenlik değil, içlerinde taşıdıkları ideolojik kin ve asırlık kuyruk acısıdır.
Bu zümrenin ataları, Osmanlı’nın son döneminde Abdülhamid Han’a muhalefet eden, Meşrutiyet’i İngilizlerle kol kola getiren zihniyetin bugünkü yansımalarıdır. O gün “İstibdat” dedikleri şeye karşı çıkıyorlardı; bugün ise “özgürlük” maskesiyle aynı ihanet çizgisinde ilerlemektedirler.
Kim Kimdir, Nifak Perdesi Kalkmalı
Artık Türkiye’nin önündeki perde kalkmalıdır. Kim milletin yanında, kim milletin karşısında; bu açık seçik bilinmelidir. Her seferinde halktan tokat yiyen bu zihniyet, yine de halkı aşağılamaya, milleti küçümsemeye devam etmektedir. Belediyeleri bile yönetemeyen, sosyal projelerde çuvallayan bu kısır anlayış, devleti yönetmeye kalkışmakta ve devleti iflasa götürecek kadar basiret körlüğü yaşamaktadır.
Bunların ruh dünyası, yüz yıl önceki İngiliz Muhipler Cemiyeti üyeleriyle birebir aynıdır. Türkiye’yi Batı’ya teslim etmekten çekinmeyen, içten içe “Türkiye büyümesin” duası eden bir zümre vardır ve bu zümre, milletin kanını değil, ancak düşmanın planını taşır.
Mesele Erdoğan değil, Türkiye’dir
Bu zihniyetin düşmanlığı şahıslara değildir. Onlar Erdoğan olmasa başka bir isme aynı düşmanlığı göstereceklerdir. Çünkü dertleri şahıs değil, Türkiye’nin millî ve bağımsız istikametidir. Her kalkınma adımında “yandaş” derler, her manevî adıma “gericilik” yaftası yapıştırırlar. Halbuki asıl gericilik, hâlâ mandacı zihniyeti taşıyanların, bir asır sonra hâlâ emperyalizme hayranlık duyanların içinde yaşamaktadır.
Birlik, Feraset ve Deşifre Zamanı
Bugün Türkiye, bir yol ayrımında değil; varlık-yokluk mücadelesi içerisindedir. Bu mücadelede en büyük destek basiretli halk, en büyük engel ise azgın azınlıktır. Artık bu zihin yapısı net bir şekilde deşifre edilmeli; “kim kimdir?” sorusu cevapsız kalmamalıdır. Bu milletin içine sızmış, ama bu milletin ruhunu taşımayanlara karşı uyanık olmak farzdır.
Özet:
Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri; halktan kopuk, düşmanca ve kısır düşünen azgın bir azınlığın hâlâ etkin olmasıdır. Bu zümre, hem geçmişte Abdülhamid Han’a karşı durarak, hem de günümüzde millet iradesine düşmanlık ederek aynı ihanet çizgisini sürdürmektedir. Suriyeliler bahanesiyle nifak üretmekte, Türkiye’nin millî kalkınmasını durdurmak istemektedirler. Devleti iflasa götürecek kadar vizyonsuz olan bu zihniyetin kökleri tarihî olarak emperyal odaklara bağlıdır. Artık perde kalkmalı ve bu kişiler kimlikleriyle tanınmalıdır. Mesele bir şahıs değil, Türkiye’nin geleceğidir.