Zulmeti Yırtan Nur: İslâm’a Yapılan İtirazlara Karşı Reddiyeler ve Hakikat Mücadelesi

Zulmeti Yırtan Nur: İslâm’a Yapılan İtirazlara Karşı Reddiyeler ve Hakikat Mücadelesi

İslâm, hakikatin bizzat kendisidir. O, karanlık bir dünyaya doğmuş bir nurdur. Fakat her nur, zıddıyla beraber gelir; tıpkı gündüzü takip eden gece gibi. İşte bu yüzdendir ki, İslâm tarihi boyunca gerek dıştan gelen itirazlara gerekse içten yükselen münafıkça fısıltılara karşı reddiyeler, yani hakikati savunma metinleri hep var olmuştur.

İtirazların İki Yüzü: Harici Taarruz ve Dahili Sinsi Tuzak

İtirazlar bazen dışardan, bazen içeriden gelir. Dışarıdan gelenler genellikle şüpheyi sistematikleştirme, iman esaslarını aklileştirme bahanesiyle bozmaya çalışma, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) nübüvvetine dil uzatma ve Kur’ân’ın Allah kelamı oluşunu inkar etme şeklinde zuhur eder. Bunlara karşı yüzlerce yıldır İslam âlimleri büyük cihadlar vermiştir.

İçerden gelen itirazlar ise daha sinsidir. Münafıkça üslûp, dindarlık kisvesi altında dine sızma, iman hakikatlerini sulandırma, ahiret inancını zayıflatma, ümmet birliğini bozma gibi yollarla kendini gösterir. Bu iç bozguncular çoğu zaman modernite, reform, “çağdaş İslam” gibi söylemleri kullanarak asliyetin içini boşaltmaya çalışırlar.

Tarihte Reddiyeler: Kalemle Cihadın İzleri

İslam tarihinde reddiyeler, sadece inkârcılara cevap vermek için değil; müminlerin imanını takviye etmek için de kaleme alınmıştır. Bunlardan bazıları:

İmam Gazâlî’nin “Tehâfütü’l-Felâsife”si, felsefecilere karşı;

İbn Teymiyye’nin “Minhâcu’s-Sünne”si, Şia’ya karşı;

Bediüzzaman Said Nursî’nin Risaleleri, dehriyuna, münafıklara ve materyalist akımlara karşı yazılmış kuvvetli müdafaalardır.

Reddiyelerin en büyüğü ise hiç şüphesiz Kur’ân’ın bizzat kendisidir. Kur’ân, geçmiş ümmetlerin durumlarını anlatırken aynı zamanda bugünkü itirazlara da evrensel bir cevap verir. Mesela:

> “Onlar, Allah’a karşı yalan uydurdular” derken aslında bugünkü materyalist felsefenin temelini çürütür.
“O (Kur’an), bir beşer sözü değildir” ayetiyle de, Kur’an’ın ilahi menşeli olduğunu ilan eder.

Modern İtirazlar ve Yeni Nesil Reddiyeler

Bugünün dünyasında itirazlar artık Twitter mesajı gibi kısa, ama zihinleri karıştıracak kadar sinsice. “Din bireyseldir”, “Kur’an her çağa göre yorumlanmalı”, “Hz. Peygamber sadece Arap toplumu için gelmiştir” gibi cümlelerle hakikatler tahrif edilmek isteniyor.

Bu yeni saldırılara karşı ilmî, dijital ve hikmetli savunmalar üretilmeli. Gençlerin diliyle yazılmış, delil ve mantık temelli, kalp ve aklı aynı anda ikna eden reddiyelere ihtiyaç var.

Hakikatin Sesi Kısılmaz

Hakikat, ne kadar bastırılmak istense de fıtratlarda yankısını bulur. Çünkü o, Allah’ın kelamından doğmuştur. Birileri onu susturmaya çalışsa da, güneşi çamurla sıvayamazlar. Müminin görevi, bu nura perde olan her itiraza karşı cesurca ve hikmetle karşı durmaktır.

Tıpkı Bediüzzaman’ın özetle dediği gibi:

> Zaman, imanı kurtarmak zamanıdır. Mü’minin vazifesi, imana hizmettir.

Özet:

Bu makalede, İslâm’a yönelik hem dıştan gelen açık inkârcı itirazlara hem de içimizdeki münafıkça sinsi söylemlere karşı verilen reddiyeler ele alınmıştır. Tarih boyunca bu mücadele ilimle, hikmetle ve imanla yürütülmüştür. Günümüzde ise bu mücadele yeni metotlarla, özellikle dijital ortamda devam etmelidir. İtirazlar değişse de hakikat sabittir; ona sahip çıkanlar da kıyamete kadar var olacaktır.

 

Loading

No ResponsesHaziran 23rd, 2025