Âlemler İçinde Âlemler: Kudretin Sessiz Nidası
Âlemler İçinde Âlemler: Kudretin Sessiz Nidası
“Evet, biz gözümüzle görüyoruz ki: Bu kâinatta binler değil belki milyonlar âlemler, küçük kâinatlar, ekseri birbiri içinde, her birinin idaresi ve tedbirinin şeraiti ayrı ayrı olduğu halde, öyle bir mükemmel terbiye, tedbir, idare ediliyor ki bütün kâinat bir sahife gibi her an nazarında ve bütün âlemler birer satır gibi kalem-i kudret ve kaderiyle yazılır, tazelenir, değişir. Bir nihayetsiz rububiyet içinde nihayetsiz bir ilim ve hikmet ve ihatalı hadsiz bir rahmet ve dikkat ile bu milyonlar âlemleri ve seyyal kâinatları idare eden bir Rabbü’l-âlemîn’in vücub-u vücuduna ve vahdetine küllî ve cüz’î şehadetler, zerreler ve zerrelerden terekküp eden mevcudlar adedince hadsiz, nihayetsiz şehadetler her ân ve zaman geliyorlar.”
Şualar
İnsan gözünü bir an olsun ibretle kâinata çevirdiğinde, gördüğü manzara, yalnızca yıldızlar, dağlar, ağaçlar ve insanlar değildir. Her zerresiyle hikmetle dokunmuş, her yönüyle sanatla bezenmiş, binlerce değil milyonlarca âlemin iç içe geçtiği bir sistem görür. Ve her bir âlem, kendi içindeki kanunlarla, kendi şartlarıyla ve kendi dengesiyle müstakil olarak işler. Fakat bu ayrılık bir başıboşluk değil; bilakis birleşmiş bir rububiyetin, merkezden idare edilen bir kudretin tezahürüdür.
İşte Bediüzzaman Hazretleri’nin işaret ettiği gibi: Bu kâinat öyle bir terbiyeye, tedbire ve idareye mazhar olmuştur ki, bütün varlık bir kitap; her bir sistem, bir satır; her bir unsur, bir harf hükmündedir. Ve o kitap her an yazılır, silinir, yeniden yazılır. Her şey hareket hâlinde; fakat bu hareket kaos değil, muntazam bir seyirdir. Tıpkı okyanusta yüzen gemilerin rotalarını hiç çarpışmadan tamamlaması gibi…
Zerrelerden yıldızlara, hücrelerden galaksilere kadar her şey, ilim, kudret ve rahmetle örülüdür. Atomlar arası kuvvetler bir nizamla işlerken; galaksiler arası mesafeler, hassas hesaplarla dengelenmiştir. Bir böceğin kanadındaki simetri ile bir galaksinin spiral yapısındaki denge aynı kaynaktan gelir: Rububiyetin nihayetsiz ilmi ve kudreti.
Her bir âlem; mesela bir hücre âlemi, bir su damlası âlemi, bir insan zihni âlemi, bir ekosistem âlemi ya da yıldızlar âlemi… Her biri, kendi içinde ayrı ayrı idare edilirken, aynı anda umum kâinatla da kusursuz bir uyum içinde işler. Bu, tesadüfün değil; ancak her şeyi kuşatan bir İrade-i Mutlaka’nın, her şeyi bilen bir Alîm-i Mutlak’ın eseri olabilir.
Bu mükemmel idare, sadece “olmuş” değil; her an “olmakta” olan bir idaredir. Kâinat statik değil, dinamiktir. Her an yeniden yaratılır, tazelenir, değişir. Bu ise, kâinatın yalnızca bir defa yaratılıp terk edilmediğini; bilakis her an nazar-ı kudret ve ilm-i ezelîde diri ve canlı olduğunu gösterir.
Ve bütün bu kusursuzluklar, her varlıkla birlikte, her an yeni bir şehadeti, yeni bir ilanı beraberinde getirir: “Bu kâinatın bir sahibi, bir Rabbi, bir Müdebbiri vardır.” Sadece sistemler değil, onları meydana getiren her zerre bile, kendi varlığıyla bu kudretin şahididir.
📌 Özet:
Bu makale, kâinattaki sayısız âlemin, farklı şartlara ve düzenlere sahip olmasına rağmen, mükemmel bir idare ve terbiye içinde her an tazelenip yenilendiğini ortaya koyar. Her bir âlem bir satır, her bir unsur bir kelime gibi İlahi kalemle yazılır. Bu düzen, nihayetsiz bir ilim, hikmet ve rahmetin eseri olup, her varlık, hem küllî hem cüz’î olarak Rabbü’l-âlemîn’in varlığına ve birliğine her an şehadet eder. Varlık, sessiz ama güçlü bir şekilde “Allah vardır ve birdir” demeye devam etmektedir.