Zulme Ortak Olmamak: Büyük Fitne Karşısında Basiretli Tavır
Zulme Ortak Olmamak: Büyük Fitne Karşısında Basiretli Tavır
Zaman, sessizliğin suç, susmanın sorumluluk olduğu bir zamandır. Zaman, mazlumun çığlığının gökyüzünü sardığı, zalimin kibirli kahkahalarının arşı titrettiği bir zamandır. Zaman, hak ile batılın, zulüm ile adaletin, zillet ile izzetin keskin biçimde ayrıştığı, tereddüt edenin geride kaldığı, tarafını belirleyenin yüceliğe eriştiği bir zamandır.
Bugün İsrail, bir kez daha insanlığın gözünün içine baka baka zulmetmekte, öldürmekte, yıkmakta, soykırım yapmaktadır. Tüm bu zulümler, küresel sistemin göz yumması, medya manipülasyonu ve siyasi hesaplarla gizlenmeye, üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki:
> Hiçbir şey, İsrail’in zulmünü perdeleyemez. Hiçbir siyasi oyun, onun işlediği insanlık suçlarını aklayamaz. Ve hiçbir çatışma, Gazze’de ağlayan bir çocuğun gözyaşından daha meşru değildir.
🧭 İran Meselesi: Tahlil Ayrı, Tavır Ayrı
Evet, İran tarihî ve mezhebî yönüyle eleştiriye açıktır. Şiî yayılmacılığı, bazı politikaları, iç tutarsızlıkları İslam ümmeti içinde her zaman tartışılmıştır. Ancak şu anda bu tür eleştiriler, zamanlama açısından hikmetsizlik, fayda açısından ise zararlılık taşır.
Bediüzzaman Said Nursî’nin şu veciz ifadesi bu konuda ölçüdür:
> “Ben tokadımı Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halim’e vurmam. Nazarımda vuran da sefildir.”
Yani, bir Müslümanın hatasını düzeltmek başka şeydir; bir kâfirin safında durarak Müslümanı vurmak başka şey. Hakkı konuşmak ayrı, batılın yanında konuşmak ayrıdır.
Bugün Müslümanlar arası ihtilafları körükleyen, mezhep ayrılıklarını kaşıyan her söz, İsrail’in lehine, mazlumların aleyhinedir.
🔥 İsrail: İlahi Gazaba Uğramış Bir Kavim
Kur’ân-ı Kerîm, İsrailoğullarını tarih boyunca ilahi nimetlere mazhar olmuş, fakat bu nimetleri isyanla karşılamış bir millet olarak tanımlar. Onlara verilen peygamberleri öldürmüş, Allah’ın ahdini bozmuş ve dünyevî menfaatler uğruna hakkı satmışlardır.
> “Onlara zillet ve meskenet damgası vurulmuştur. Allah’ın gazabına uğramışlardır…” (Bakara, 61)
Bugün İsrail, aynı tavrın devamıdır. O gün altına taptıkları buzağı heykeline, bugün silaha, topa, teknolojiye tapmaktadırlar. O gün peygamberi susturmak için taş atanlar, bugün hakikati söyleyen masumları bombalamaktadır. Allah’ın gazabı, tarih boyunca onları yalnız bırakmamış, bırakmayacaktır.
🤝 İçte Birlik, Dışta Direniş
Bediüzzaman’ın şu tesbiti, bugünün müminlerine yazılmış gibidir:
> “Harici ve büyük bir düşmanın hücumu zamanında, dahili küçük düşmanlıkları bırakmak elzemdir. Yoksa hücum eden büyük düşmana yardım hükmüne geçer.”
Bugün Müslümanlar olarak en acil ihtiyacımız, iç çekişmeleri erteleyerek, harici düşmana karşı yekvücut olmaktır. Çünkü ümmet, bir vücuttur. Bir parçası kanarken, diğer parçası suskun kalamaz. Bir yanı ateşe verilmişken, öteki yanı soğukkanlı olamaz.
Dostluklarımızı imanımıza, düşmanlıklarımızı küfre göre belirlemeliyiz. Bugün Gazze yanarken İran üzerinden perde oyunu oynayanlar, hakikatte İsrail’i temize çekmeye çalışmaktadır. Bu ise hem ahlaken hem siyaseten hem de dini olarak büyük bir vebaldir.
Sonuç ve Özet:
İsrail’in zulmü, hiçbir gelişmeyle perdeleyemez. İran eleştirilebilir, ancak zaman, İslam birliğini parçalayacak değil, koruyacak sözler söyleme zamanıdır. Kur’ân, İsrail’i gazaba uğramış bir kavim olarak tarif eder. Bediüzzaman ise harici düşman varken iç kavgayı bırakmanın zaruretini dile getirir. Bugün, tarafımızı netleştirme zamanıdır. Zalimle aynı safta değil, mazlumun yanında olma zamanıdır.