Yanan Dünya, Uyanan Vicdanlar: İsrail-İran Savaşı, ABD Müdahalesi ve Hakikatin Sessiz Çığlığı
Yanan Dünya, Uyanan Vicdanlar: İsrail-İran Savaşı, ABD Müdahalesi ve Hakikatin Sessiz Çığlığı
Dünya bir kez daha ateş çemberine alındı. İsrail ile İran arasında başlayan sıcak çatışma, onuncu gününde ABD’nin doğrudan müdahalesiyle yeni bir evreye taşındı. Bombalanan şehirler, hedef alınan nükleer tesisler, havada dolaşan füzeler… Ve bir köşede ağlayan bir çocuk, yıkılmış bir evin enkazında annesini arıyor…
Bu savaş, sadece coğrafi bir çekişme değil; zihniyetlerin, medeniyetlerin ve ideolojilerin savaşıdır. Ama en çok da hak ile batılın mücadelesidir.
Batı’nın Kıyım Üssü: İki Yüzlü Medeniyetin Gerçek Yüzü
ABD’nin ve İsrail’in bu coğrafyada ne işi var? Hangi değer için buradalar? Demokrasi mi getirdiler Irak’a? Özgürlük mü getirdiler Suriye’ye? Adalet mi götürdüler Afganistan’a?
Hayır. Getirdikleri sadece ölüm, gözyaşı ve yıkım.
Bir medeniyet düşünün ki bombalarıyla öldürmekle yetinmez; ambargolarla açlığa mahkûm eder. Batı, yüz yıldır silahla, ideolojiyle, medya gücüyle, ekonomiyle İslam coğrafyasını sömürmekte. Bir gün beyaz kovboy gelir, ertesi gün sarı kovboy… Değişen tek şey rujun rengi, yılanın zehri aynıdır.
Bugün Gazzeli çocuklar, bombalarla değil, gıda yetersizliğiyle ölüyor. Mayıs ayında 5.100 çocuk hastaneye kaldırıldı. Onlar sadece bedenlerini değil, insanlığın vicdanını da bombalıyorlar.
Hedef: Yine Aynı Senaryo, Yüz Yıl Önceki Gibi
1916 Sykes-Picot Antlaşması’yla çizilen suni sınırlar, kukla yönetimler, halktan kopuk rejimler… Bugün yine aynı senaryo sahneleniyor: Bir yeri bombala, sonra halkı isyana teşvik et, ardından “rejimi değiştirdik” de.
Bu, emperyalizmin alfabesidir. Harfleri kanla yazılmış, kelimeleri gözyaşıyla noktalanmış bir kitap…
İran’ı bombalayan el, aslında ümmetin hafızasını, şuurunu ve istikbalini bombalıyor.
Bu Çöküş, Kendi Sonlarını Hazırlıyor
Zalim zulmüyle kaim değildir. Firavun’un sarayı, Nemrut’un ateşi ve Ebu Cehil’in ordusu nasıl ki helak olduysa, bugünün zalimleri de çöküşe doğru hızla ilerliyorlar. Bazen kendi elleriyle, bazen birbirlerine ettikleri ihanetten dolayı. Allah, zalimlerin oyunlarını yine kendi tuzaklarıyla bozacaktır.
Nitekim Kur’an buyurur:
> “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Âl-i İmrân, 3/54)
Çare: İttihad-ı İslam ve Şuur Devrimi
Bu yangını söndürecek olan sadece silah değil, şuur, vahdet ve imandır. İslam dünyası, artık sloganlarla değil; stratejiyle, ihlasla, ve ilimle uyanmalıdır.
Bediüzzaman özetle ne demişti?
> Bu zaman, cemaat zamanıdır. Ferdî dehalar değil, cemaatin ihlaslı ruhu galebe çalacaktır.
İslam dünyası ya birleşecek ya da sırayla yok edilecektir. Çünkü batı; daima dağınık İslam coğrafyasını kendi masa başı planlarına yem etmek istemiştir.
Özet:
İsrail-İran savaşı, ABD’nin dahil oluşuyla büyük bir global krize dönüşmektedir. Bu durum, emperyalist güçlerin geçmişte olduğu gibi bugün de İslam coğrafyasında rejim değişiklikleri, sınır çizimleri ve kukla yönetimler oluşturma niyetini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak bu savaş, sadece askerî değil; bir medeniyet ve hakikat savaşıdır. Müslümanların tek çaresi, İslam birliği ve şuur devrimidir. Zalimler bu zulümleriyle kendi yıkımlarını hızlandırmaktadırlar. Ve Allah, zulmü ebedî kılmaz. Her devrin Firavunu, bir Musa ile tanışacaktır…