Şişe Parçasına Elmas Tercih Edilir mi?
Şişe Parçasına Elmas Tercih Edilir mi?
“Ve
يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا
âyetinin işaretiyle; bu zamanda âhiretin elmas gibi nimetlerini, lezzetlerini bildiği halde, dünyevî kırılacak şişe parçalarını onlara tercih etmek, ehl-i iman iken ehl-i dalalete o hubb-u dünya ve o sır için tabi olmak tehlikesinden kurtarmanın çare-i yegânesi, dünyada dahi cehennem azabı gibi elemleri göstermekle olur ki Risale-i Nur o meslekten gidiyor.”
Şualar
Dünyada Cehennemî Azap, Âhiretten Evvel Başlar
Kur’ân’da geçen şu ayet, bu çağın insanına doğrudan bir ayna tutmaktadır:
> “Ve onlar dünya hayatını severler…” (A’lâ, 87/16)
“يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا”
Bu cümle, yalnızca bir davranış tasviri değildir; aynı zamanda bir teşhis ve ikazdır. İnsan, fıtraten saadeti sever; ama tercihi, saadetin menbaını bilmezse onu zahirde parlayan her şeyde arar. İşte tam burada, dünya ve âhiret kıyaslaması devreye girer. Biri geçici ve aldatıcı bir parıltı; diğeri sonsuz ve hakikî bir saadet…
Hubbu’d-Dünya: Görünmeyen Cehennem Kapısı
İnsan bazen ehl-i iman olduğu hâlde, ehl-i dalaletin ve sefahatin peşinden gider. Niçin? Çünkü dünya süslüdür. O süsler, hakikatin önüne geçer.
Ama bu tercih, tıpkı elmas gibi bir hakikati kırık bir cam parçasıyla değiştirmektir. Üstad Bediüzzaman’ın tabiriyle bu zamanın mühim bir hastalığı, “dünyevî menfaatleri âhiret zararına tercih etme” hastalığıdır.
Ve bu hastalık, sadece âhirette değil, dünyada da cehennemî bir azap doğurur.
Risale-i Nur’un Tedavi Yolu: Cehennemi Bu Dünyada Göstermek
Risale-i Nur, bu tehlikeli tercihi düzeltmek için olağanüstü bir metot izler.
Adeta Diyor ki:
> Âhirette cehennem azabı var diye ikna yetmez, bu tercih zaten âhirete inandığı halde oluyor. O halde insanı bu tercihten vazgeçirmek için, dünyada da o günahların ve dalaletin neticesinin bir nevi cehennem gibi olduğunu göstermek gerekir.
Yani:
Zinada dünyevî pişmanlık, kalbî yanma, iffet kaybı…
Faizde huzursuzluk, bereketsizlik, vicdan azabı…
Yalanda güven kaybı, dahili dağılma…
Bunların her biri, daha dünyada cehennem azabının başlangıcıdır.
İnsan fark etmez, ama yaptığı yanlışın neticesi onu içten içe yer.
İşte Risale-i Nur, o iç yangınını gösterir, acıyı fark ettirir. Ve bu fark ediş, kişiyi istikamet yoluna sokar.
Modern Hayatın Şişe Parçaları
Günümüzde insanın karşısına çıkarılan “şişe parçaları” nelerdir?
Sosyal medya beğenileri (elmas gibi görünür, aslında ruha zarar verir)
Tüketim hazzı (geçici, ama iç boşaltıcıdır)
Lüks yaşam arayışı (çoğu zaman huzuru değil, borcu getirir)
Makam hırsı (göz alıcıdır, ama insanı içten kemirir)
İnsan bunların ardına düştükçe içindeki “ebediyet arzusu” tatmin olmaz. Sonunda ne dünya tam anlamıyla sevilir, ne âhirete hak ettiği değer verilir. Bu da bir nevi manevî iflastır.
Sonuç: Kurtuluşun Yolu Nedir?
Kurtuluş, iki adımda mümkündür:
- Dünyanın aldatıcılığını ve içindeki cehennemi fark etmek: Risale-i Nur bu farkındalığı ilmî, aklî ve kalbî yollarla verir.
- Âhiretin ebedî saadetini gerçek bir hayat hedefi yapmak: Elmas parçaları, ancak onları görebilenlerin eline geçer.
🌿 Özet:
İnsan fıtraten saadeti ister; ama ne yazık ki çoğu zaman saadetin hakikî kaynağını karıştırır.
Âhireti bilen bir mümin bile, dünyevî hazlara kapılarak geçici zevkler uğruna ebedî değerleri feda edebilir.
Bu tercihin cezası sadece âhirette değil, bu dünyada da kalbî ve ruhî cehennemlerle başlar.
Risale-i Nur, bu zamanda insanı kurtaracak yegâne reçeteyi sunar: Günahın dünyevî cezasını göstererek nefsi terbiye etmek.