Hurufatın Sırrı ve Ümmetin Ömrü: Harflerin Ardındaki Hakikat
Hurufatın Sırrı ve Ümmetin Ömrü: Harflerin Ardındaki Hakikat
“Bir zaman Benî-İsrail âlimlerinden bir kısmı huzur-u Peygamberîde surelerin başlarındaki
الٓمٓ كٓهٰيٰعٓصٓ
gibi mukattaat-ı hurufiyeyi işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler: “Yâ Muhammed! Senin ümmetinin müddeti azdır.” Onlara mukabil dedi: “Az değil.” Sair surelerin başlarındaki mukattaatı okudu ve ferman etti: “Daha var.” Onlar sustular.”
Şualar
Tarihin derinliklerinde, harfler sadece kelime kurmak için değil; aynı zamanda zamanın şifresini, geleceğin ipuçlarını ve kaderin sırlarını taşımak için kullanılmıştır. Kur’an’ın başında yer alan mukattaat harfleri —Elif, Lâm, Mîm; Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd gibi— zahiren anlaşılmaz görünen, ancak içinde nice manaları ve hikmetleri barındıran kudsî işaretlerdir.
Şuâlar’da aktarılan şu hadise, bu harflerin ne kadar derin anlamlara işaret ettiğini gösteriyor:
Bir zaman Benî-İsrail âlimlerinden bir grup, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanında Kur’an’ın başındaki mukattaat harflerini işitirler. Harflerin ebced (hesap-ı cifrî) değeri üzerinden bir anlam çıkararak şöyle derler:
“Ey Muhammed! Senin ümmetinin ömrü kısa olacak. Çünkü Elif-Lâm-Mîm’in ebced değeri 71, bu da senin ümmetinin 71 yıl yaşayacağını gösteriyor.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onlara şöyle cevap verir: “Az değil.” Sonra diğer surelerin başlarındaki hurufat-ı mukattaayı okur: “Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd”, “Elif, Lâm, Mîm, Râ”, “Hâ, Mîm, Ayn, Sîn, Kâf” gibi. Ve ferman eder: “Daha var.”
O anda âlimler susar. Çünkü mesele yalnızca Elif-Lâm-Mîm’den ibaret değildir. Diğer hurufat-ı mukattaalarda daha yüksek rakamlar, daha uzun zamanlar ve daha derin sırlar saklıdır. Onlar bunu anlar. Sayılar büyür, süre uzar, ümmet-i Muhammed’in ömrü sandıkları gibi 71 yıl ile sınırlı değildir. “Daha var” ifadesi, bu derin sırrı açar: Allah’ın muradı, insanların sınırlı akıllarının ötesindedir.
Aslında bu olayın hikmeti sadece tarihte kalan bir münazara değildir. Bu kıssa, bize bugünün karamsar akılcılarına, bâtınî yorumcularına, vehimle hüküm verenlere de bir ders verir:
O harflerde, sadece geçmişe değil, geleceğe de bir yön vardır.
O harflerde, sadece rakam değil, hikmet vardır.
O harflerde, sadece haber değil, kaderin cilvesi vardır.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Daha var” demesi, ümmet-i Muhammed’in sadece bir millete ya da zamana ait olmadığını; onun kıyamete kadar sürecek olan evrensel bir rahmet medeniyeti olduğunu da ilan eder. Bu ümmet, sadece 71 yıl değil, bin dört yüz yıldan fazladır yeryüzünde nefes almaktadır. Ve Allah’ın muradıyla, “daha da var” olacaktır.
Bugünün müminleri için bu olayın verdiği ibret şudur: İslam sadece tarihte parlayan bir yıldız değil, geleceği de aydınlatacak olan bir güneştir. Kur’an sadece geçmişe hitap eden bir kitap değil, her çağın aklına ve kalbine seslenen ebedî bir hitaptır.
📌 Özet:
Bu makale, Kur’an’daki mukattaat harflerinin hikmetini anlatan bir kıssa üzerinden ümmet-i Muhammed’in ömrü ve geleceği üzerine tefekkür eder. Yahudi âlimlerinin hurufatla ümmetin süresini kısa sandığına karşı, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Daha var” diyerek bu ümmetin ömrünün uzun ve etkisinin kıyamete kadar süreceğini ifade eder. Makale, hurufatın sadece rakam değil, hikmet taşıdığını; İslam’ın geçmiş kadar geleceğe de hitap ettiğini vurgular.