Gizli Zındıka Komitesi: Bediüzzaman’a Göre İman Cephesine Karşı Sessiz Savaş

Gizli Zındıka Komitesi: Bediüzzaman’a Göre İman Cephesine Karşı Sessiz Savaş

Giriş: Görünmeyen Bir Savaşın İçindeyiz

Bediüzzaman Said Nursî, 20. yüzyılın başından itibaren zamanın fitnelerini teşhis eden bir mütefekkir ve iman muhafızı olarak, Risale-i Nur’da sıkça “gizli dinsiz komite”, “zındıka komitesi” veya “dalalet ve sefahet komiteleri”nden bahseder. Bunlar, sadece askerî veya siyasi birer yapı değil; zihniyet, inançsızlık stratejisi ve toplumu ifsad planı taşıyan bir organizasyon olarak tarif edilir.

Bu komiteler açıkça isimlendirilmese de; hedefleri, vasıtaları ve metotları Risale-i Nur’da geniş şekilde teşhis ve izah edilmiştir.

  1. Zındıka Komitesi Nedir?

> “Bir zındıka komitesi, hakaik-i imaniyeye karşı perde altında müthiş bir planla hücum ediyor.”
(Emirdağ Lahikası, s. 95)

Zındıka, inkârın örgütlü, sistematik ve sinsi bir tarzda yürütülmesidir. Bu komite, “görünmeyen”, fakat “etkisi görünen” bir manevî tahrip şebekesidir. Bu gizli yapının maksadı:

İslâmî inancı toplum hayatından silmek

Gençliği sefahate, tembelliğe ve dünyevîliğe sürüklemek

Ahlâkî değerleri yıkmak

Dinî eğitimi ve Kur’an hizmetlerini baltalamak

İman hakikatlerini itibarsızlaştırmak

Bu komite, bazen bir felsefe (pozitivizm, materyalizm), bazen bir ideoloji (laikçilik, Batıcılık), bazen bir akım (sekülerizm, hedonizm) kisvesiyle sahneye çıkar. Ama özünde amaç, insanı Allah’tan uzaklaştırmaktır.

  1. Hedef: Kalplerdeki İman Kalesini Yıkmak

Bediüzzaman’a göre bu komitenin en büyük hedefi, ferdî ve içtimaî iman esaslarını sarsmak ve bu yolla İslam toplumunun ruh köklerini kurutmaktır. Çünkü iman varsa umut vardır; iman varsa adalet, haya, cesaret, iffet, şefkat, fedakârlık vardır.

> “Zındıka komitesi… şimdiki medeniyetin sefahat ve eğlencesiyle gençleri ifsad ediyor.”
(Tarihçe-i Hayat)

İslâm’ı söndürmek isteyen bir zihniyetin ilk hedefi gençliktir. Bu komite, dinsizliği doğrudan değil, dolaylı yollarla (TV, eğlence, eğitim, ideoloji, moda, medya vb.) yayar. Yani:

Kalbi boşaltır,

Aklı oyalayarak uyutur,

Nefsi şımartarak köle eder,

Vicdanı susturarak etkisizleştirir.

  1. Metod: Sözle Değil, Sükûtla ve Telkinle Saldırı

Bu gizli yapı çoğu zaman açıkça “Tanrı yok” demez. Onun yerine:

Dini “geri kalmışlık” gibi gösterir,

Âhireti unutturur,

Zevki esas yapar,

“Hayat bir defadır, tadını çıkar!” der.

Bu da, “sözlü küfür değil, hâl diliyle küfür telkini”dir.

  1. Bediüzzaman’ın Cevabı: Kur’anî Bir Müdafaa

Zındıka komitesine karşı Bediüzzaman’ın silahı kılıç değil, kalemdir. Risale-i Nur, bu manevî tahribatı tamir eden bir iman tefsiridir. Onun hedefi:

Kalplere Allah’ı tanıtmak,

Akla tefekkür ettirmek,

Nefsi terbiye etmek,

İman-ahlak-ibadet üçgeninde bir şahsiyet inşa etmektir.

Bu mücadele, görünmez düşmana karşı, görünmez silahlarla yapılan bir iman mücadelesidir.
Bu yüzden Risale-i Nur bir nevi “manevî cihad manifestosu”dur.

  1. İbret: Zamanın Zındıklığı Güler Yüzlüdür

Günümüzde dinsizlik artık saldırgan değil, kapsayıcı, güler yüzlü, hoşgörülü, özgürlükçü maskelerle sunulmaktadır. Ama amaç aynı:
İnsanı Allah’tan, ahiretten, kendinden koparmak.

Bu maskeli komite, çoğu zaman:

Eğitim politikalarında,

Popüler dizilerde,

Sosyal medya akımlarında,

Sözde sanat eserlerinde karşımıza çıkar.

Yani artık zındıklık cephesi camiye değil, kalbe saldırıyor.

Sonuç: İman Cephesinde Bir Nöbetçi Gibi Yaşamak

Bediüzzaman’ın “zındıka komitesi” diye tabir ettiği yapı, dinî hakikatleri yıpratmak için organize çalışan modern bir şeytanî akıldır. Bu akla karşı susmak değil, konuşmak; saklanmak değil, çalışmak gerekir.

Bugün bizlere düşen, bu görünmeyen savaşta:

İmanla direniş

Ahlakla karşı koyuş

İlimle savunma
yapmaktır.

Zira zındıka komitesi gizli çalışır, ama müminin nuru onu deşifre eder. Her mümin, bir iman nöbetçisidir. Ve bu nöbet, kıyamete kadar devam edecektir.

Özet:

Bediüzzaman’ın Risale-i Nur’da “zındıka komitesi” ve “gizli dinsiz komite” olarak tanımladığı yapı, organize, gizli ve sistematik bir inançsızlık cephesidir. Hedefleri, özellikle gençleri ifsat ederek toplumu dinden uzaklaştırmak; araçları ise eğitim, medya, felsefe ve eğlence yoluyla dini tahrip etmektir. Bediüzzaman bu yapıya karşı Risale-i Nur’u bir “iman tecdid ve tahkim projesi” olarak ortaya koymuştur. Günümüz Müslümanlarının da bu bilinçle uyanık olmaları, imanlarını ilimle korumaları ve çevrelerine hakikat ışığı olmaları gerekmektedir.

 

Loading

No ResponsesHaziran 20th, 2025