CENNETTEKİ VERİLENLER VE OLMAYACAKLAR: NİMETİN KEMALİ, NOKSANLIĞIN YOKLUĞU

CENNETTEKİ VERİLENLER VE OLMAYACAKLAR: NİMETİN KEMALİ, NOKSANLIĞIN YOKLUĞU

Cennet… Kur’ân-ı Kerîm’in müminlere verdiği en büyük müjdedir. Orası, Rahmân’ın rızasının ve ebedî huzurun yurdudur. İnsan, dünyada eksikliklerle, acılarla, hüzünlerle yoğrulurken; cennette her türlü noksanlık giderilmiş, her arzu tastamam karşılık bulmuştur. Cennet, sadece nimetlerin verildiği yer değildir; aynı zamanda hiçbir olumsuzluğun bulunmadığı bir yerdir. Yani orası, hem “verilenler”le dolu hem de “olmayanlar”la güzeldir. Kur’ân, bu yönüyle cenneti sadece tasvir etmez; aynı zamanda insanın ebedî fıtratına uygunluğu ile tanıtır.

Bu yazı, Kur’ân’a göre cennette kişiye verilecek nimetleri ve orada olmayacak şeylerin hikmetini ortaya koymayı hedeflemektedir.

CENNETTEKİ NİMETLER: HER ARZUNUN ÜSTÜN KARŞILIĞI

Kur’ân, cenneti anlatırken öyle kelimeler kullanır ki, insan sadece nimetleri hayal etmez; o nimetlerin ruhî derinliğini de hisseder. Cennet, hem bedenin hem de ruhun sonsuz tatmin yeridir.

  1. Ebedîlik

> “İçinde ebedî kalacaklardır.” (Bakara, 25)

İnsan bu dünyada her güzellik karşısında “bitmesin” duygusunu taşır. Cennette ise bu fıtrî talep karşılık bulur. Hiçbir nimet geçici değildir. Veda yoktur. Kıymetli olan her şey sonsuzluk kazanır.

  1. Selâmet ve Emniyet

> “Orada ne boş bir söz işitirler, ne de günaha sokan bir laf.” (Vâkıa, 25)
“Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara, 112)

Cennette korku yoktur. Geçmişin pişmanlığı, geleceğin endişesi silinmiştir. Kalpte tam bir güven hâkimdir. Her söz latiftir, her hâl huzurludur.

  1. Arzulanan Her Şeyin Verilmesi

> “Orada canların çektiği ve gözlerin lezzet aldığı her şey vardır.” (Zuhruf, 71)

Cennette arzular çelişmez, sınırlanmaz. Çünkü fıtratın bozulmadığı bir ahlâk zemini vardır. Nefs, artık ilâhî terbiyeden geçmiş bir hâlde, sadece hakikî güzelliklere yönelmiştir.

  1. Allah’ın Rızası ve Cemâli

> “Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O’ndan razı olmuşlardır.” (Tevbe, 100)
“O gün birtakım yüzler vardır ki, Rablerine bakarlar.” (Kıyâme, 22–23)

Bütün nimetlerin ötesinde, Rabbin rızasını ve cemalini görmek, cennetin en büyük saadetidir. Bu öyle bir lütuftur ki, diğer tüm nimetler onun yanında gölgede kalır.

CENNETTE OLMAYACAK ŞEYLER: ASIL GÜZELLİK BUNDADIR

Cennet yalnızca bir “veriliş yurdu” değil, aynı zamanda “yoksunlukların olmadığı bir belde”dir. Kur’ân’da açıkça belirtilen veya işaret edilen bazı olmayanlar vardır ki, onların yokluğu, cenneti gerçek anlamda cennet yapar.

  1. Hastalık Olmayacak

> Cennetteki bedenler ne hastalanır ne de yorgunluk duyar.

> “Onlara orada yorgunluk dokunmaz.” (Hicr, 48)

Her nefes, dinçliğin bir ifadesidir. Ölümden sonra dirilen beden, sonsuz gençlikte sabitlenir.

  1. Günah Olmayacak

> “Onlar orada boş söz işitmezler. Ancak ‘selâm’ sözü işitirler.” (Meryem, 62)

Orada gıybet yok, yalan yok, iftira yok, haset yok. Her kalp arınmıştır, her dil güzeldir. Şeytan oraya uğrayamaz. İç huzur, dış çevreyle çelişmez.

  1. Ayrılık Olmayacak

Dünyada en derin acılardan biri sevdiklerinden ayrılmaktır. Cennette bu yoktur.

> “İman edenler ve zürriyetlerinden (soyağacından) gelenler de imanla onları takip etmişlerse, onları da kendilerine katacağız.” (Tûr, 21)

Sevdiklerimizle beraber olacağız, yeter ki inançta ve salih amelde ortaklık olsun.

  1. Uyku, Açlık, Susuzluk, Yorgunluk Olmayacak

> “Orada susuzluk çekmezsin, güneşte yanmazsın.” (Tâhâ, 118–119)

Cennette bedenin hiçbir eksikliği yoktur. Uyku ihtiyacı da yoktur, çünkü yorgunluk yoktur. Açlık da yoktur, çünkü nimetler sınırsızdır. Her şey ruhun doyumu içindir.

  1. Ölüm Olmayacak

> “Ölüm, ilk ölümden başka onlara uğramaz.” (Duhân, 56)

Cennet, sonsuz hayatın başlangıcıdır. Ölüm yoktur, ebediyet vardır. Ne gam ne tasa… Çünkü her şey baki kılınmıştır.

CENNETE GİRİŞ: SADECE AMEL Mİ? SADECE RAHMET Mİ?

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur:

> “Hiçbiriniz kendi ameliyle cennete giremez.”
Ashab: “Sen de mi ya Rasûlallah?”
Efendimiz: “Evet, ben de. Ancak Allah’ın rahmetiyle…” (Buhârî, Rikâk, 18)

Demek ki cennet, sadece yaptıklarımızın karşılığı değil; daha çok Allah’ın lütfu ve rahmetinin tecellisidir. Çünkü yaptığımız hiçbir amel, sonsuz nimete denk olamaz. Ama kul o rahmete layık hale gelmeye çalışır. Arınır, yönelir, bağlanır…

DÜNYADA CENNETİ HİSSETMEK                     

Kur’ân, cenneti sadece geleceğe ait bir müjde olarak değil, bugünün insanına da yön veren bir hedef olarak sunar. Cenneti düşünmek; kalbi yüceltir, niyeti arıtır, dünya sevgisini dengeler. Dünyada cennet gibi bir kalp taşıyan kişi, oraya girmeye layık hale gelir. Nitekim tasavvufta derler ki:
“Kalbi cennet olanın, sonu da cennet olur.”

ÖZET

Kur’ân’a göre cennet, hem verilecek nimetlerin zirveye ulaştığı hem de her türlü noksanlığın ve olumsuzluğun tamamen ortadan kalktığı bir yerdir. Cennette kişiye ebediyet, huzur, rızık, muhabbet, cemâlullah gibi büyük nimetler verilirken; hastalık, hüzün, korku, ölüm, ayrılık, günah, kin gibi unsurlar asla bulunmaz. Bu da gösteriyor ki cennet, Allah’ın rahmetinin ve adaletinin mutlak tecelli mekânıdır. Bu dünyada cennet için çalışan, kalbini arındıran, niyetini temiz tutan kişi, Rabbinden o ebedî huzur yurdunu bekleyebilir. Çünkü cennet, sadece verilenlerin değil, olmayanların da cennetidir.

 

Loading

No ResponsesHaziran 20th, 2025