Cennet Ucuz Değil: İmtihan, Hikmet ve Rızanın Yolculuğu

Cennet Ucuz Değil: İmtihan, Hikmet ve Rızanın Yolculuğu

“Evet, cennet ucuz değil. İki hayatı imha eden küfr-ü mutlaktan kurtarmak, bu zamanda pek çok ehemmiyetlidir. Bir parça meşakkat olsa da şevk ve şükür ve sabırla karşılamalı. Madem bizi çalıştıran Hâlık’ımız Rahîm ve Hakîm’dir; başa gelen her şeyi rıza ile sevinç ile rahmetine, hikmetine itimat ile karşılamalıyız.”
Şualar

“Bizi çalıştıran Rahîm ve Hakîm ise, başa gelen her şeyde bir hayır vardır.”

İnsan, iki büyük sermaye ile bu dünyaya gönderilmiştir: Hayat ve iman. Bu iki sermayeyi doğru kullanmak, ebedî bir saadetin anahtarıdır. Ancak bu saadet ucuz değildir. Zira cennet, boş ve zahmetsiz bir arzu değil; sabırla, şükürle, sebatla örülen bir emek meyvesidir. Bediüzzaman Said Nursî’nin Şualar’da ifade ettiği gibi, “Cennet ucuz değil” ve “iki hayatı imha eden küfr-ü mutlaktan kurtulmak, bu zamanda pek çok ehemmiyetlidir.”

İki Hayat: Dünya ve Âhiret

İnsanın önünde iki hayat vardır: Biri geçici dünya hayatı, diğeri ise ebedî olan ahiret. Küfür, sadece bu dünyayı değil, ahireti de yok eder. Bir insan küfrü mutlakta (tam inkârda) kalırsa, bu dünya hayatı anlamsız bir azaba; ahiret ise karanlık bir hüsrana dönüşür. Bu yüzden iman hakikatlerini anlatmak, yaşamak ve yaşatmak, en büyük cihatlardan biri hâline gelir. Çünkü bu bir kurtarma operasyonudur. Bir insanı küfürden kurtarmak, sadece bir şahsı değil, onun iki hayatını da kurtarmaktır.

İmtihan: Zahmette Rahmet Saklıdır

Mü’minin dünyası meşakkatle doludur. Ancak bu zorluk, başıboş ve anlamsız değildir. Çünkü o zorlukları gönderen Zât, Rahîm (sonsuz merhamet sahibi) ve Hakîm (her işinde hikmet olan) olan Allah’tır. Eğer başımıza bir sıkıntı geldiyse, onun içinde bir rahmet ve terbiye hikmeti gizlidir. Bu da bizi teselli eder. Çünkü biliyoruz ki: “Bizi çalıştıran Rahîm ve Hakîm’dir.” Bir Müslüman bu şuura erdiğinde, imtihanı bir ceza değil, bir terakki vesilesi olarak görür.

Rıza: Başımıza Gelenle Barışmak

Sabır, sadece diş sıkmak değildir. Şikâyetsizliğin, teslimiyetin ve Allah’a güvenin adıdır. Rıza ise daha üst bir makamdır: Gelenin hoş karşılanması, her şeyin Allah’tan olduğunu bilerek gönül huzuru ile kabullenilmesidir. Zorluk karşısında rıza göstermek, acıyı bal eylemektir. Çünkü mü’min bilir ki:

> “Başa gelen her şeyi rıza ile, sevinç ile, rahmetine ve hikmetine itimat ile karşılamalıyız.”

Bu teslimiyet, insanı hem dünya hem ahiret saadetine götürür.

Bu Zamanda Hizmetin Ehemmiyeti

Zamanımızda küfr-ü mutlak, yani inançsızlık, örgütlü, sistemli ve yaygın bir şekilde insanlığı kuşatmaktadır. Böyle bir dönemde iman hakikatlerini anlatmak, sadece bireysel bir fazilet değil, aynı zamanda bir mukaddes görevdir. İnsanları küfürden kurtarmak, ebedî hayatlarını kurtarmak anlamına gelir. Bu ağır görev zaman zaman meşakkatli olabilir. Ama o meşakkat, neticesi ebedî cennet olan bir yoldur. Sabırla, şükürle ve şevkle yürünmesi gerekir.

Sonuç: Sabırla, Rızayla, Şükürle

Cennet pahalıdır. Ama Allah, kuluna kaldıramayacağı yükü yüklemez. Her imtihan, sabırla taçlandığında cennetin bir basamağı olur. Her zahmet, hikmetle örülmüştür. Her zorluk, ilâhî bir terbiye planının parçasıdır. Öyleyse mü’min, başına geleni Rahîm ve Hakîm olan Allah’tan bilerek, sevinçle, rıza ile karşılamalıdır. Çünkü cennete giden yol dikenlidir; ama sonunda ebedî saadet vardır.

Özet:

Bu makalede, Bediüzzaman’ın “Cennet ucuz değil” ifadesi etrafında şu hakikatler işlenmiştir:

İnsanın iki hayatı vardır ve küfür bu ikisini de yok eder.

Mü’minin karşılaştığı meşakkatler, Rahîm ve Hakîm olan Allah’ın terbiyesidir.

Rıza ve sabır, mü’mini hem dünyada huzura, hem ahirette cennete ulaştırır.

Bu zamanda küfürle mücadele etmek ve iman hakikatlerine hizmet etmek büyük bir fazilettir.
Sonuç olarak: Zorluklar, cennetin bedelidir. Ama bu bedel, ebedî saadet yanında zerre kadar kalır.

 

Loading

No ResponsesHaziran 20th, 2025