Batmamak İçin Dikkatle Bas: Fânî Dünya Yolculuğunda İnsanın Mesuliyeti
Batmamak İçin Dikkatle Bas: Fânî Dünya Yolculuğunda İnsanın Mesuliyeti
“İnsan, şu dünyaya bir memur ve misafir olarak gönderilmiş, çok ehemmiyetli istidad ona verilmiş. Ve o istidadata göre ehemmiyetli vazifeler tevdi edilmiş. Ve insanı, o gayeye ve o vazifelere çalıştırmak için, şiddetli teşvikler ve dehşetli tehditler edilmiş.
Sözler – 329
Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork.
Mesnevi-i Nuriye – 177 – B. Said Nursi
İnsan, bu âleme bir misafir, bir memur olarak gönderilmiştir. Bu ifade basit bir benzetme değil, hayatın hakikatine dair derin bir tesbittir. Zira her insan, doğduğu andan itibaren dünyada belli bir süre kalacak, kendisine yüklenen vazifeleri yerine getirecek ve sonra bu âlemi terk edecektir. Tıpkı görevlendirilen bir memur gibi… Görevli olduğu süre boyunca, ona verilen yeteneklerle imtihan edilecek ve bu yetenekleri doğru yönde kullanıp kullanmadığına göre hesaba çekilecektir.
Risale-i Nur’da geçen “İnsan, şu dünyaya bir memur ve misafir olarak gönderilmiş, çok ehemmiyetli istidad ona verilmiş…” ifadesi, aslında insanın hem yaratılış hikmetini hem de bu hikmet doğrultusunda nasıl bir sorumluluk taşıdığını özetler. Her bir yetenek, bir vazifenin anahtarıdır. Akıl, kalp, vicdan, irade, hayal, şuur ve daha niceleri… Hepsi insana bir sermaye olarak verilmiştir. Fakat bu sermayenin yanlış kullanımı, büyük bir hüsrana sebep olabilir.
İşte bu noktada ikinci cümle devreye giriyor: “Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork.” Hayat yolu düz değildir; inişli çıkışlı, tuzaklarla dolu, bazen görünmeyen sularla çevrili bir patikadır. Adımlar dikkatsizce atılırsa, düşmek, batmak kaçınılmaz olur. Bazen mal sevdası, bazen şehvet, bazen kibir ya da gaflet, insanın ayağını kaydırır. Dikkatle basmak; her sözü ölçmek, her adımı tartmak, her tercihte sonsuzluğu hesaba katmak demektir.
Şiddetli Teşvikler ve Dehşetli Tehditler Neden Var?
Allah Teâlâ insanı sadece serbest bırakmamış; ona doğru yolu göstermek için kitaplar, peygamberler, öğütler ve işaretler göndermiştir. Bu rehberlik, sadece nazik tavsiyelerden ibaret değildir. Zira insanın nefsi tembelliğe meyillidir, şeytan sürekli kandırır ve dünya cazibesiyle baş döndürür. Bu yüzden insanı harekete geçirmek için hem mükâfat vaat edilmiş hem de ceza ile uyarılmıştır.
Cennetle teşvik, cehennemle tehdid… Bunlar birer eğitim ve irşad metodudur. Zira insan ya sevgiden ya korkudan hareket eder. İlkiyle yola çıkanlar ne mutlu, ikincisiyle yürüyenler de en azından felaketten korunmuş olurlar.
Misafirlik ve Memuriyet Arasında Denge
Dünya bir han, insan ise orada konaklayan bir misafir gibidir. Ama aynı zamanda bu hanın hizmetinde bir memurdur. Hem huzur bulmak için buradadır hem de sorumluluk taşımak için… Bu iki hâlin dengesini kuramayanlar ya dünyayı ebedî zanneder ya da görevini unutur. Hâlbuki her nimet, bir sorumluluk doğurur. Göz verilmişse görmek, kalp verilmişse hissetmek, akıl verilmişse anlamak içindir. Aksi hâlde her biri birer dava dosyasına dönüşür.
Sonuç: Her Adım Bir Hesap, Her Seçim Bir Sınav
İnsanın dünya yolculuğu dikkat isteyen, hikmetli bir seferdir. Her birimiz, attığımız her adımda, söylediğimiz her sözde ya cennete doğru ilerleriz ya da uzaklaşırız. Elimizdeki istidatları görev bilinciyle kullanmazsak, hem dünyamızı hem ahiretimizi kaybedebiliriz. İşte bu yüzden hem teşvik hem tehdid vardır. Çünkü insan çok kıymetlidir, sermayesi büyüktür ve yolculuğu son derece ciddidir.
Özet:
İnsan bu dünyaya bir misafir ve memur olarak gönderilmiştir.
Ona verilen istidatlar, yüklenen görevlerin anahtarıdır.
Hayat yolu dikkat isteyen bir patikadır; gaflet, insanı batırabilir.
Allah, insanı hem teşviklerle hem de tehditlerle yönlendirmiştir.
Her adım bir sorumluluk, her tercih bir imtihandır.
“Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork” uyarısı, hayatın her anında geçerlidir.