Allah Varsa Her Şey Var: Varlığın Hakikatine Açılan Pencere

Allah Varsa Her Şey Var: Varlığın Hakikatine Açılan Pencere

“Evet, madem Allah var ve ilmi ihata eder. Elbette adem, idam, hiçlik, mahv, fena; hakikat noktasında ehl-i imanın dünyasında yoktur ve kâfir münkirlerin dünyaları ademle, firakla, hiçlikle, fânilikle doludur. İşte bu hakikati, umumun lisanında gezen bu gelen darb-ı mesel ders verip der: “Kimin için Allah var, ona her şey var ve kimin için yoksa her şey ona yoktur, hiçtir.”
Şualar

İnsan, varlıkla yokluk arasında bir bilinçle yaratılmıştır. Görünürde vardır ama sonlu, geçici ve fanidir. Ancak bu geçicilik içerisinde onun gönlü ebediyeti ister, zihni sonsuzluğu düşünür, kalbi baki olanı özler. İşte bu çelişkiden doğan sorulara İslam, Kur’ân ve iman eşsiz cevaplar sunar. Bu cevaplardan biri de şu veciz darb-ı meselde toplanır:

> “Kimin için Allah var, ona her şey var. Kimin için yoksa, her şey ona yoktur, hiçtir.”

Bu cümle, sadece bir söz değil; varlığın özüne dair bir pusuladır.
Zira Allah varsa, yaratılışın anlamı vardır. Hayat, başıboş değil; maksada bağlıdır. Ölüm, yokluk değil; başka bir hayata geçiştir. Acı, sınavdır; sevinç, nimettir. Kalpteki boşluklar dua ile dolar, akıldaki karışıklıklar iman ile berraklaşır.

Ama Allah yoksa –hâşâ– o zaman hiçbir şey yerli yerinde değildir:

Hayat bir tesadüften ibaret,

Ölüm ise kesin bir yokluk,

Aşk aldatıcı,

Merhamet bir zaaf,

Adalet ise bir hayal olur.
Her şey geçici, her şey boştur. Gönül doymadan, akıl anlamadan, ruh huzur bulamadan her şey hiçliğe karışır.

İman, insanın varlıkla bağını kuran en büyük köprüdür. O köprü kurulduğunda:

Yokluk yerini varlığa,

Karanlık yerini nura,

Korku yerini emniyete,

Kaygı yerini ümide bırakır.

Bu yüzden “Allah vardır” demek, sadece bir inanç değil; hayata bakışın tam merkezidir. Allah varsa; güneşin doğması da, bir yaprağın düşmesi de anlam kazanır. En büyük felaketler bile ilahî bir terbiyeye dönüşebilir.

Ehl-i iman için “ölüm” bir yokluk değil, bir vuslat kapısıdır. Ama Allah’a inanmayan için, ölüm bir ebedî firak, hayat bir boş telaş, kalp ise hiçliğin yankısıyla çırpınan bir çöl kuşudur.

Özet:

İnsanın gerçek anlamda “var” olabilmesi, Allah’a imanla mümkündür. Çünkü Allah varsa, her şey anlamlı ve değerlidir. Yoksa, her şey boşluk, karanlık ve hiçlik içinde kaybolur. Bu nedenle “Kimin için Allah var, ona her şey var; yoksa her şey ona yoktur” hakikati, hayatın merkezine yerleştirilmesi gereken bir tevhid pusulasıdır. İman, ehl-i iman için fâniliği ebediyete çevirirken; inkâr, her şeyi hiçlik ve ademle yutar. Gerçek saadet, Allah ile var olmaktır.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 20th, 2025