Fırtınalı Dönemlerde İman Kaleleri: Abbasî Döneminde Fırak-ı Dâlleye Karşı İlahi Müdahale
Fırtınalı Dönemlerde İman Kaleleri: Abbasî Döneminde Fırak-ı Dâlleye Karşı İlahi Müdahale
“Abbasîlerin zamanında, o tarihte Mutezile, Râfızî, Cebrî ve perde altında zındıklar, mülhidler, İslâmiyet’i zedeleyen çok fırak-ı dâlle meydana gelmiştiler. Şeriat ve itikad noktasında ehemmiyetli sarsıntılar olması hengâmında Buharî, Müslim, İmam-ı A’zam, İmam-ı Şafiî, İmam-ı Mâlik, İmam-ı Ahmed İbn-i Hanbel ve İmam-ı Gazalî ve Gavs-ı A’zam ve Cüneyd-i Bağdadî gibi pek çok eâzım-ı İslâmiye imdada yetişip o fitne-i diniyeyi mağlup ettiler.”
Şualar
Fitne-i diniyeye karşı, her devirde Allah’ın izniyle bir nur ordusu çıkar.
Tarih boyunca İslâm ümmeti yalnızca dış tehditlerle değil, içten gelen bozulmalarla, akaidî sapmalarla ve bid’at fırtınalarıyla da sınanmıştır. Bu sınanma, Abbasîler döneminde zirveye ulaşmış; Mutezile, Râfızî, Cebrî gibi bâtıl anlayışlar itikadî temelleri sarsmış, zındıklar ve mülhidler perde arkasında dinin özünü tahrif etmeye çalışmışlardır. Ancak her bozulmanın ardından bir ıslah ve ilahî inayet zinciri gelir. Rabbimizin bir rahmet tecellisi olarak o devirde; Buharî, Müslim, Ehl-i Sünnet imamları ve büyük evliyaullah bu fitne ateşini söndürmek için gönderilmişlerdir.
Fitne Zamanları: Dinin Kalbine Yönelmiş Saldırılar
Mutezile akımı, Kur’an’ın mahlûk olduğunu iddia ederek Allah’ın kelam sıfatını inkar etmiş; aklı vahyin önüne geçirmiştir. Râfızî anlayış, sahabe adaletini ve Hz. Ebubekir, Ömer gibi büyük zatları hedef alarak ümmet birliğini parçalamıştır. Cebrîlik ise kaderi yanlış yorumlayarak insanın sorumluluğunu iptal etmeye kalkışmıştır. Tüm bu fırak-ı dâlle (sapık fırkalar), itikadî bir zelzeleyi tetiklemiş, müminlerin zihnini karıştırmış, kalplerini şüpheye düşürmüştür.
İlahi Müdahale: Âlimlerin ve Evliyaların İhyâ Hareketi
Allah Teâlâ, bu fırtınalı dönemde İslam’ı yalnız bırakmamış; birer manevî mücahit olarak büyük zatları halk etmiş ve onları ümmetin yardımına göndermiştir:
İmam-ı A’zam Ebu Hanife: Fıkhın temellerini inşa ederek hem ameli korumuş hem akaide hizmet etmiştir.
İmam Şafiî, İmam Mâlik ve Ahmed bin Hanbel: Sünnet-i Seniyye’yi muhafaza etmiş, hadislerin sahihliğini ve uygulanabilirliğini savunmuşlardır.
İmam Buharî ve Müslim: Hadis ilmini disipline etmiş, sahih sözleri toplayarak sünneti delillerle tahkim etmişlerdir.
İmam Gazalî: Felsefenin tahrip ettiği aklı ve kalbi yeniden inşa etmiş, tasavvuf ile aklı, ilim ile kalbi buluşturmuştur.
Cüneyd-i Bağdadi ve Gavs-ı Azam Abdülkadir Geylani: Tasavvuf yoluyla ümmeti nefis terbiyesi ve ihlâs hakikatiyle buluşturmuşlardır.
Bu zatlar, yalnızca birer âlim değil, birer nur ve rahmet vesilesi olmuşlardır. Her biri bir cephede durmuş, bir fitneyi söndürmüş, ümmete hem ilmî hem manevî gıda sunmuştur.
Her Asırda Gelen İlahi Yardım: Sünnetullah Kanunu
Tarihteki bu örnek, yalnızca bir tarih bilgisi değil, aynı zamanda ilahi sünnetin (Allah’ın değişmeyen kanununun) bir delilidir. Bediüzzaman Hazretleri, bu hakikati Şuâlar’da hatırlatırken, bugünün fitneleriyle yüzleşenlere de ders verir:
> Nasıl ki o zamanda fırtınalar çıktı, Allah eâzım-ı İslâmiyeyi gönderdi; şimdi de öyle bir zamanda yaşıyoruz ve yine inayet-i Rabbaniye ile Risale-i Nur gibi bir eser bu ümmete ihsan edilmiştir.
Zındıka ve Materyalizmle Mücadele: Günümüzün Fırak-ı Dâlleleri
Bugün Mutezile yerini pozitivizme; Cebrîlik yerini determinizme; Râfızîlik yerini mezhepçilik adı altındaki taassuba bırakmıştır. Zındıklık artık açıktan yürümekte; ateizm, deizm, sekülerizm gibi fikirlerle akaidî temeller hedef alınmaktadır. Bu da yine ehl-i iman için ciddi bir fitne-i diniyedir. Ancak bu fitneye karşı da Risale-i Nur, Kur’an’ın bu asırdaki bir mucizesi olarak imdada yetişmiş, aklı tatmin eden ve kalbi doyuran bir iman hizmeti sunmuştur.
Sonuç: Bozulma Varsa Islah da Vardır
Allah, dini koruyacağını vadetmiştir. (Bkz: Hicr, 9) Her tahribat bir tamiratı doğurur. Abbasîler döneminde zihinler bulandığında, kalpler karardığında, âlimler ve veliler ışık oldular. Bu çağda da hak ve hakikate hizmet eden samimi davetçiler, eserler, cemaatler bu ilahî müdahalenin bir tezahürüdür.
Özet:
Bu makalede, Abbasîler döneminde ortaya çıkan itikadî sapmalar ve o sapmalara karşı Allah’ın gönderdiği büyük âlim ve velilerin hizmetleri ele alınmıştır.
Mutezile, Râfızî, Cebrî ve zındıkların içten gelen tehdit oluşturduğu,
Bu tehditlere karşı Buharî, Müslim, İmamlar ve evliyaullahın imdada yetiştiği,
Bu olayın ilahî bir sünnet olduğu,
Günümüzdeki benzer fitnelere karşı da Risale-i Nur ve benzeri hizmetlerin bir müdahale olduğu anlatılmıştır.
Netice: Her fitne döneminde Allah, dinini koruyacak kullarını halk eder. Yeter ki biz o saf-ı ihlâs içinde, bu nur halkasının bir halkası olmaya çalışalım.