Teslim Olacak Hakikat: Nasraniyetin İslâm’a Yakınlaşması ve Tarihî İnkılâb
Teslim Olacak Hakikat: Nasraniyetin İslâm’a Yakınlaşması ve Tarihî İnkılâb
“Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak
Nasraniyet, ya intıfa ya ıstıfa bulacak. İslâm’a karşı teslim olup terk-i silah edecek.
Mükerreren yırtıldı, purutluğa tâ geldi, purutlukta görmedi ona salah verecek.
Perde yine yırtıldı, mutlak dalale düştü. Bir kısmı lâkin bazı yakınlaştı tevhide, onda felâh görecek.
Hazırlanır şimdiden yırtılmaya başlıyor. Sönmezse safvet bulup İslâm’a mal olacak.
Bu bir sırr-ı azîmdir, ona remz u işaret; Fahr-i Rusül demiştir: “İsa, şer’im ile amel edip ümmetimden olacak.”
Sözler.lemaat
Yırtılan Perdenin Ardındaki Gerçeklik
Bediüzzaman Said Nursî, “Sözler” adlı eserinin Lemaat bölümünde, insanlık tarihindeki dinler arası büyük dönüşüme dikkat çeker. Şöyle der:
> “Nasraniyet, ya intıfa ya ıstıfa bulacak. İslâm’a karşı teslim olup terk-i silah edecek.”
Bu cümle, sadece bir dinler tarihi tesbiti değil; aynı zamanda bir gelecek vizyonu, bir hakikat müjdesidir. Çünkü yıpranmış ve bozulmuş şekliyle bugünkü Hristiyanlık (Nasraniyet), ya hakikatten tamamen kopacak ya da safvet bularak İslâm’a yönelerek özünü yeniden bulacaktır.
- Bozulan Dinlerin Akıbeti: Ya İnkıraz ya İnkiyad
Tarihte tahrife uğramış semavî dinlerin kaderi ortaktır: Ya bozuldukları hâliyle köhneleşirler, ya da aslî tevhid yoluna dönerler. Nasraniyet’in bugünkü durumu, putperestliğe yakın bir üçleme inancı, modernizme teslim olmuş seküler yorumlar ve İncillerin farklılaştırılmış metinleriyle “hakikatten uzak” bir tablo sergiliyor.
Bediüzzaman’ın işaretiyle:
> “Mükerreren yırtıldı, purutluğa tâ geldi.”
Yani birçok defa çöktü, parçalandı, fakat her seferinde geçici yamalarla tutturuldu.
- Tevhid Arayışı: Hakikate Yakınlaşan Hristiyanlar
Her şeye rağmen, samimi bazı Hristiyanlar, şirkten uzak bir “tevhid” anlayışına yöneliyor. Bazı mistik ve teolojik arayışlar, modern Hristiyan dünyasında “İsa Tanrı değildir, peygamberdir” fikrini kabul eden küçük ama etkili grupların ortaya çıkmasına vesile oldu. Bu durum, Nursî’nin şu ifadesini doğrular:
> “Bir kısmı lâkin bazı yakınlaştı tevhide, onda felâh görecek.”
Bu yakınlaşma, zihinlerdeki putların kırıldığı ve İslâm’ın “La ilahe illallah” hakikatine giden bir yol olabilir.
- İsa Aleyhisselam’ın İkinci Gelişi ve Hak Dinle Buluşma
Bediüzzaman, bu teslimiyet sürecinin bir aşamasında Hz. İsa’nın nüzulüne ve onun “Muhammedî şeriatla amel edeceğine” dair bir büyük sırdan da bahseder:
> “Fahr-i Rusül demiştir: ‘İsa, şer’im ile amel edip ümmetimden olacak.’”
Bu hadise göre, Hz. İsa (aleyhisselâm) yeryüzüne indiğinde Hristiyanlık değil, İslâmiyet ile hükmedecektir. Bu da dinler tarihindeki en büyük dönüşüm olacak ve Nasraniyet tamamen silinecek, İslâm’ın hakikatiyle birleşecektir.
- İslâm’ın Kalpleri Fethetmesi: Kılıçla Değil, Nurla Teslimiyet
Bediüzzaman’ın ifadelerinde geçen “terk-i silah” mecazı çok çarpıcıdır. Bu, fizikî savaşların değil, fikrî ve imanî inkılâpların galip geleceğini gösterir. Artık kılıçlar değil, kalemler; ordular değil, hakikat nurları bu teslimiyeti sağlayacaktır. Çünkü hakikat, nihayetinde insan fıtratına en uygun olanıdır ve İslâm, bu fıtratın adı gibidir.
- Çağımıza Mesaj: Diyalog Değil, Hakikatte Buluşma
Gerçek kurtuluş, ortak noktalarda uzlaşma değil, hakikatte birleşme ile olur.
Nasraniyet’in selâmeti, Hz. İsa’nın da tebliğ ettiği tevhid inancında, yani İslâm’da gizlidir. Bu yüzden Bediüzzaman, bu yakınlaşmayı sadece politik veya kültürel değil, ilâhî bir kaderin gereği olarak görür.
Sonuç: Büyük Vahdetin Ayak Sesleri
Zaman geçtikçe, sahte din anlayışları sönüyor, hakikate yaklaşmak isteyen gönüller İslâm’a yöneliyor. Tıpkı gece boyunca arayıp da sabaha ulaştığında gerçeği bulan yolcu gibi…
Bediüzzaman’ın verdiği müjde, sadece ümmete moral değil; aynı zamanda insanlığa bir istikbal mesajıdır:
> “Bu bir sırr-ı azîmdir…”
Gerçek din, insanlığa huzur verecek ve hakikat, hayale galip gelecektir.
Özet:
Bu makalede Bediüzzaman Said Nursî’nin “Nasraniyet İslâm’a teslim olacak” tesbiti etrafında, Hristiyanlığın mevcut durumunun analizine ve gelecekte İslâm’la birleşme sürecine dair bir değerlendirme yapıldı. Nasraniyet, şirkten uzaklaştıkça tevhid yoluna yaklaşmakta ve bazı mensupları İslâm’a yönelmektedir. Hz. İsa’nın yeniden gelişiyle bu birleşme tamamlanacak ve sahte unsurlar yok olacaktır. Bu, bir dinler arası uzlaşı değil, hakikatin zaferidir.