Sözün Değeri: Kimin Söylediği, Kime Söylediği, Ne İçin Söylediği
Sözün Değeri: Kimin Söylediği, Kime Söylediği, Ne İçin Söylediği
“Evet, kelâmın tabakatının ulviyeti, güzelliği ve kuvvetinin menbaı, şu dört şeydir: Mütekellim, muhatap, maksat ve makam. Yoksa her ele geçen kitap okunmamalı, her söylenen söze kulak vermemelidir.”
Sözler. Konferans
Her Söz Aynı Değildir
Söz, sadece seslerin ard arda dizilmesinden ibaret değildir. Söz, kalpten doğar, zihinde şekillenir, dilden dökülür. Ama o sözün değeri, gücü ve tesiri birçok şeye bağlıdır. İşte Bediüzzaman Said Nursî bu hakikati çok veciz bir şekilde şöyle ifade eder:
> “Kelâmın tabakatının ulviyeti, güzelliği ve kuvvetinin menbaı, şu dört şeydir: Mütekellim, muhatap, maksat ve makam. Yoksa her ele geçen kitap okunmamalı, her söylenen söze kulak vermemelidir.”
Bu cümle, sadece sözün yapısal gücüne değil, hakikate uygunluk ve tesir gücünün esaslarına da işaret eder. Zira bir söz, ancak bu dört unsurun hakkıyla yerine getirilmesiyle anlam kazanır. Aksi hâlde, bilgi kirliliği içinde yönsüz, değersiz ve etkisiz kalır.
- Mütekellim: Konuşanın Kimliği
Bir sözün değerini belirleyen ilk şey, onun sahibidir. Sözü söyleyen kişi bilgili midir? Adil midir? Samimi midir? Hikmet ehli midir? İşte bu sorular, o sözün ciddiyetle dinlenip dinlenmeyeceğini belirler.
Kur’an-ı Kerim’in sözleri, neden bu kadar yücedir? Çünkü onu söyleyen Zât, ezelî ve ebedî olan Allah’tır. Bu yönüyle, kelâm-ı İlâhî en yüce sözdür. Nitekim Bediüzzaman da başka bir yerde özetle, “Kur’an’ın belâgatına en beliğ insan yetişemez” diyerek bu hakikati ifade eder.
- Muhatap: Kime Söylendiği
Sözün kıymeti aynı zamanda muhatabına göre şekillenir. Her söz, her kişiye aynı şekilde hitap etmez. Bir alime söylenen söz ile bir çocuğa hitap eden söz aynı dille, aynı muhtevayla sunulamaz. Muhatabın idrak seviyesi, ihtiyacı ve hâlî durumu dikkate alınmadan sarf edilen söz, tesir etmez; hatta bazen zarar bile verebilir.
Bu yüzden hakikatleri anlatırken muhatabın anlayışına göre hikmetle konuşmak, İslam’ın temel ilkelerindendir.
- Maksat: Ne İçin Söylendiği
Bir sözün değeri, sadece doğru bilgiler ihtiva etmesiyle sınırlı değildir; niyeti ve gayesi de önemlidir. Hakikat görünümünde bir söz, eğer çıkar için, aldatma veya yönlendirme için kullanılıyorsa, onun manevî kıymeti kalmaz.
Bediüzzaman bu yönüyle “söz”ün samimiyetle, hakikatle, hayır maksadıyla sarf edilmesini esas alır. Çünkü hak maksadın olmadığı yerde, söz fasit bir niyetin taşıyıcısı hâline gelir.
- Makam: Konuşma Yeri ve Zamanı
Söz, her yerde ve her zamanda aynı tesiri göstermez. Bir hakikati söylemek kadar onun ne zaman, nerede ve hangi şartlarda söylendiği de önemlidir. Zira zamanlama ve yer uygun değilse, en güzel söz bile yanlış anlaşılabilir.
Nitekim Kur’an’ın yirmi üç yılda parça parça inmesi, bu hikmetli zamana ve şartlara göre hitap ilkesinin açık delilidir.
Neden Her Kitap Okunmaz, Her Söz Dinlenmez?
Zamanımız bilgi çağı dense de aslında bir enformasyon çöplüğüne dönmüş durumda. Sayısız kitaplar, videolar, yazılar, yorumlar arasında hakikati bulmak zorlaştı. İnsanlar kulaktan dolma bilgilerle konuşuyor, sosyal medya “bilgi” diye sunulan asılsız iddialarla dolup taşıyor.
Bu ortamda Bediüzzaman’ın uyarısı bir emniyet kemeri gibidir:
> “Her ele geçen kitap okunmamalı, her söylenen söze kulak verilmemelidir.”
Çünkü sözün sahibi, amacı, zamanı ve muhatabı bilinmeden ona güvenilemez. Hele din ve ahiret gibi hayati meselelerde, her söz değil; hikmetli, sahih ve ehil olan söz esas alınmalıdır.
Sonuç: Söz, Vahyin ve Aklın Aynasıdır
Söz, basit bir araç değil; insanın kalbini, fikrini ve kimliğini yansıtan bir aynadır. Onu kıymetli kılan; kimden çıktığı, kime hitap ettiği, hangi maksatla söylendiği ve hangi zeminde ifade edildiğidir.
Bu yüzden Bediüzzaman’ın bu tesbiti, modern çağda doğru bilgiye ulaşma, irfanı seçme ve hikmetli söze yönelme konusunda altın bir prensip sunar. Günümüzde bilgi kirliliği içinde boğulmamak için bu dört ölçü, bir pusula gibi rehberimiz olmalıdır.
Özet:
Bu makalede Bediüzzaman’ın kelâmın değeriyle ilgili dört ölçüsü—mütekellim, muhatap, maksat ve makam—açıklanmıştır. Sözün kıymeti, onu söyleyenin kimliği, muhatabın durumu, sözün amacı ve söylendiği zaman-mekânla belirlenir. Her kitap okunmamalı, her söz dinlenmemelidir; çünkü söz, hakikatin taşıyıcısı olabileceği gibi, aldatmanın da aracı olabilir. Bu yüzden sözde hikmet aranmalı, doğru bilgi ve sahih kaynaklara yönelinmelidir.