Nübüvvet: Beşeriyetin Işığı ve Nizam-ı Âlemin Teminatı
Nübüvvet: Beşeriyetin Işığı ve Nizam-ı Âlemin Teminatı
“Nübüvvet beşerde zaruriyedir
Karıncayı emîrsiz, arıları ya’subsuz bırakmayan kudret-i ezeliye elbette
Beşeri de bırakmaz şeriatsız, nebisiz. Sırr-ı nizam-ı âlem, böyle ister elbette.”
Sözler.lemaat
İnsanlık tarihinin en temel rehberliği, semavî mesajlarla ve onları taşıyan peygamberlerle şekillenmiştir. İnsan aklı, zekâsı ve kabiliyeti ne kadar gelişirse gelişsin, doğruyu mutlak şekilde bilmede tek başına yeterli olamamıştır. İşte bu noktada, Bediüzzaman Said Nursî’nin Lemaat adlı eserinde geçen şu cümle çok çarpıcıdır:
“Nübüvvet beşerde zaruriyedir.”
Yani peygamberlik, insanlık için bir tercih değil, bir zorunluluktur. Çünkü beşerin aklı sınırlıdır, hevâsı galiptir ve hevâya teslim olan bir akıl, hakkı her zaman bulamaz. Oysa nübüvvet, hakikatin doğrudan gökten gelen bir nurudur.
Karıncanın Emirle Yaşadığı Düzen
Kudret-i ezeliyenin kâinattaki hikmetli tasarrufuna bakıldığında, küçücük varlıklarda bile muazzam bir düzen göze çarpar. Karıncalar başsız bırakılmaz, arılar ya’sub (kraliçe arı) olmadan yaşayamaz. Her bir türde bir nizam ve bir otorite tesis edilmiştir. Bu kadar küçük varlıklar bile başsız yaşayamıyorsa, elbette ki düşünce, irade ve toplumsal yapı gibi karmaşık unsurlara sahip olan insan da başsız, rehbersiz, şeriatsız ve peygambersiz bırakılmaz. Zira “sırr-ı nizam-ı âlem” böyle ister.
Nübüvvetin Fonksiyonu: Yalnız Bilgi Değil, İnşa
Peygamberlik sadece bir inanç ya da ibadet bilgisi taşımaz. Aynı zamanda insan ruhunu inşa eden, toplumu şekillendiren, adaleti kuran, zulmü ortadan kaldıran bir nizamdır. Beşer, sadece maddî yönüyle değil, mânevî ve ahlakî yönüyle de rehberliğe muhtaçtır. Çünkü insan kendi nefsine hâkim olamazsa, cemiyette anarşi çıkar. Tarih boyunca peygambersiz toplumlar ya da vahiyden kopmuş medeniyetler, zamanla zulüm ve sefahatin pençesine düşmüştür.
Bu bakımdan, nübüvvet sadece “dini bir görev” değil, aynı zamanda “sosyal bir zaruret”tir. Ahlakın, adaletin ve insanî değerin temeli peygamberler eliyle atılmıştır.
Beşerî Sistemler ve İlâhî Nizam Arasındaki Fark
Tarihte beşer eliyle kurulan sistemler çoktur: krallıklar, imparatorluklar, ideolojiler… Ancak hiçbiri peygamberlerin kurduğu sistemler kadar kalıcı, yapıcı ve kuşatıcı olamamıştır. Zira beşerî sistemler menfaat temelli olup; zamanla yozlaşmaya, baskıya ve ayrımcılığa dönüşmüştür. Oysa ilahî nizamın temelinde adalet, merhamet ve hak vardır. İnsanlık için ideal olan, sadece güçlü olanın değil, haklı olanın yaşadığı bir düzendir. Bu da ancak nübüvvet ile mümkündür.
Modern Dünyada Nübüvvetin Yeri
Bugünün dünyası bilgiye doymuş, fakat hikmete susamıştır. Teknoloji ilerlemiş, ama ahlak gerilemiştir. Bilgi var, ama rehberlik yok. İşte bu çağda da nübüvvetin mirasına muhtacız. Peygamberlerin örnekliği olmadan insanlık sadece teknikleşir, ruhsuzlaşır, benliğini kaybeder. Onun içindir ki Kur’ân, Hz. Muhammed (sav)’i “üsve-i hasene” yani en güzel örnek olarak tanıtır. Çünkü onun hayatı, sadece geçmiş için değil, her çağ için bir modeldir.
Sonuç
Kudret-i ezeliyenin hikmetli nizamı, her canlının başında bir lider, bir düzen koymuşken; elbette insanı da rehbersiz bırakmaz. Nübüvvet, bu ilahî düzenin insandaki tecellisidir. Peygambersiz bir dünya, güneşsiz bir âleme benzer. Nübüvveti anlamak ve izlemek; hem fert için bir kurtuluş, hem toplum için bir rahmettir. Çünkü “nübüvvet beşerde zaruridir” ve bu zaruret kıyamete kadar devam edecektir.
Özet
Bu makalede, “Nübüvvet beşerde zaruridir” hakikati üzerinden, peygamberliğin insanlık için neden vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğu izah edilmiştir. Karıncaları bile başsız bırakmayan ilahî kudretin, insanı rehbersiz bırakmayacağı anlatılmıştır. Peygamberlik, sadece dinî bir tebliğ değil; aynı zamanda ahlakî, sosyal ve toplumsal bir inşa aracıdır. Tarih boyunca beşerî sistemlerin çöktüğü yerde, nübüvvetin kurduğu adalet nizamı ayakta kalmıştır. Günümüz insanı da nübüvvetin getirdiği hikmet ve örnekliğe muhtaçtır.