Batının Maskesi: Medeniyetin Kanlı Gölgesi
Batının Maskesi: Medeniyetin Kanlı Gölgesi
🕊️ Medeniyet Mi? Yoksa Maskelenmiş Vahşet Mi?
Modern çağın gururla sunduğu “medeniyet vitrini” arkasında, milyonların gözyaşıyla sulanmış bir zemin var. Batı, kendisini “uygar”, “gelişmiş” ve “insancıl” olarak pazarlarken, tarihe düşen notlar; sömürgecilik, kölelik, savaş, yıkım, sömürü ve ikiyüzlülük ile doludur.
İnsanlık tarihinin belki de en aldatıcı hamlesi, medeniyet adına işlenen zulümlerin makyajla süslenmesidir.
🎭 İki Yüzlü Bir Medeniyet
Batı, hakikaten iki yüzlüdür. Bir eliyle “insan hakları” manifestosu dağıtırken, diğer eliyle Afrika’yı, Ortadoğu’yu, Asya’yı sömürmüştür. “Demokrasi” diyerek diktatörler devirmiş, sonra aynı coğrafyalarda kukla rejimler kurmuştur.
Bugün hâlâ Batı, menfaat gördüğü yerde susar, görmez, duymaz. Bir damla petrole gözyaşından daha çok değer verir. Vicdanı reklamdır, hukuku pazarlık masasındadır.
📚 Bediüzzaman’ın Tesbiti: “Medeniyetin Ruhunda Roma Vardır”
Bediüzzaman Said Nursî, Batı medeniyetinin iki temel damarından söz eder: Eski Yunan’ın hayalci felsefesi ve Roma’nın kaba kuvvete dayalı pratiği. Bu iki anlayış birleşememiş, tam aksine Batı medeniyetinin içini ikiye bölmüştür. Fakat modern Avrupa’da galip gelen; “Roma’nın maddeci, kuvvetperest ve menfaatçi” anlayışı olmuştur.
Ona göre, Batı medeniyeti beş menfi esas üzerine kuruludur:
- Hak yerine kuvveti esas almak: Bu anlayışın doğurduğu şey: Tecavüz ve hıyanettir.
- Fazilet yerine menfaati hedeflemek: Menfaat ise daima çekişme ve cinayet doğurur.
- Teâvün (yardımlaşma) yerine mücadele düsturunu yerleştirmek: Bu da sefaleti doğurur.
- İnsanlar ve kavimler arasında birlik yerine üstünlük yarışını kural edinmek: Bu ise yıkım getirir.
- Hevâ ve hevesi teşvik etmek: Neticesi ise sefahattir, şahsiyetin silinmesidir.
🐒 İç Yüzlerini Görenler İçin: “Maymun, Tilki, Yılan ve Domuz…”
Bediüzzaman, öylesine derin bir metaforla batı insanının iç dünyasını tasvir eder ki, adeta ahlaki bir röntgen gibidir:
> “Şu medenîlerden çoğunun içini dışına çevirirsen, görürsün: Başta maymunla tilki, yılanla ayı, hınzır; sîreti olur sûret.”
Bu teşbih, Batı’nın hileci aklını (tilki), taklitçi zihnini (maymun), hıyanetini (yılan), kaba kuvvetini (ayı) ve nefsani düşkünlüğünü (domuz) sembolize eder.
⚖️ Hakiki Medeniyet Nerede?
Medeniyet; adalet, merhamet, insanlık, hikmet ve hakkaniyet ile olur. Batı’nın medeniyeti, bunlardan uzak; kuvveti hakka tercih eden, menfaati üstün tutan, insanı değil sistemi yaşatan bir yapıdır.
Hakiki medeniyet; ilahi vahyin, peygamberî ahlakın, adaletle yoğrulmuş bir sosyal düzenin ürünüdür. Bu ise, Kur’an’ın rehberliğinde inşa edilecek bir medeniyettir.
📌 Özet:
Batı, medeni olduğunu iddia etse de tarih boyunca zulüm, sömürü ve kan dökerek “medeniyet” inşa etmiştir.
Bediüzzaman’a göre bu medeniyet, Roma ve Yunan dehasının bozuk mirasıdır.
Temelinde kuvvet, menfaat, çatışma, ırkçılık ve heves olan bir sistemin hak ve adalet üretmesi mümkün değildir.
Gerçek medeniyet, vahyin rehberliğinde, ahlak ve faziletle kurulur.
Batı’nın süslü yüzünün arkasındaki çirkin hakikati görebilenler, insanlığın kurtuluş yolunu ancak Kur’an ve hakikat ekseninde arayabilir.