Birlik Goncası: Kâinatta Tevhid Nakışları
Birlik Goncası: Kâinatta Tevhid Nakışları
“Evet bu kâinat, bin birlikler perdeleri içinde sarılı bir gül goncası gibidir. Belki esma ve ef’al-i umumiye-i İlahiyenin adedince vahdetleri giymiş bir tek insan-ı ekberdir. Belki enva-ı mahlukat sayısınca dallarına vahdetler, birlikler asılmış bir şecere-i tûba-i hilkattir.”
Şualar
İnsan gözüyle bakıldığında kâinat, yıldızlar, dağlar, denizler ve canlılar topluluğundan ibaret görünebilir. Ama kalbin gözüyle bakıldığında, bu muazzam âlem adeta bir birlikler buketidir. Her şeyde teklik, her varlıkta düzen, her harekette bir merkezden idare hissedilir. İşte bu büyük manzara, tevhidin ta kendisidir.
Bediüzzaman Hazretleri buyurur:
> “Evet bu kâinat, bin birlikler perdeleri içinde sarılı bir gül goncası gibidir.”
Bu ifadeyle, kâinatın bir yönüyle gizli bir tevhid hakikatini taşıyan bir gül goncası gibi olduğu anlatılır. Nasıl ki bir gonca, iç içe geçmiş yapraklardan oluşur ve her yaprağı bir düzen ve uyum içinde açılır; aynen öyle de, kâinatta her bir varlık, o birlik hakikatini ayrı bir dille fısıldar.
Kâinat: Bir İnsan-ı Ekber
İkinci tasvir ise daha da dikkat çekicidir:
> “Belki esma ve ef’al-i umumiye-i İlahiyenin adedince vahdetleri giymiş bir tek insan-ı ekberdir.”
Yani bu âlem, Allah’ın isimlerinin ve fiillerinin bir araya gelerek şekillendirdiği büyük bir insan-ı ekber gibidir. Varlıklar sanki bir vücudu meydana getiren uzuvlar gibi bir bütünü tamamlamaktadır. Güneş göz, rüzgâr nefes, dağlar kemik, nehirler damar olur; ruh ise tevhiddir.
Bu bakış açısı bize şunu söyler: Kâinatta her şey birbiriyle bağlantılıdır ve o bağlantının arkasında birliğin sırrı vardır.
Şecere-i Tûbâ: Vahdetin Ağacı
Son olarak Bediüzzaman kâinatı, dallarında sonsuz birlikler asılı bir şecere-i tûbâya (cennet ağacına) benzetir:
> “Belki enva-ı mahlukat sayısınca dallarına vahdetler, birlikler asılmış bir şecere-i tûba-i hilkattir.”
Her mahluk bir dal, her varlık bir meyve; ama hepsi aynı kökten, aynı özden beslenmektedir. Bu ağacın kökü ezelî ilim, dalı kudret, meyvesi hikmettir. Ve bu ağacın tamamı bize der ki: “Lâ ilâhe illâ Hû.”
İbret ve Mesaj
İnsanın gaflet nazarı, bu birlik ağacını parçalar; sebepler arasında boğulur. Ama tevhid nazarı, her şeyi yerli yerine oturtur. O zaman kâinat bir düşman değil, bir kardeş; bir karmaşa değil, bir ilahî senfoni olur.
Gönül gözüyle bakınca görürsün ki, her çiçek “Bir tek Yaratıcım var” der. Her damla “Ben sahibimi tanırım” diye fısıldar. İşte bu fısıltılar, birikerek kelime-i tevhidi haykıran bir azamete dönüşür.
Özet:
Bu makale, kâinatın tevhid hakikatine dayalı olarak nasıl bir gül goncası, bir insan-ı ekber ve bir vahdet ağacı gibi olduğunu izah etmektedir. Her varlık, kendi varlık diliyle Allah’ın birliğine şehadet etmektedir. Kâinatın tamamı, dağınık değil, düzenli ve bütünlüklüdür. Bu bütünlük ise ancak ve ancak tevhid nazarıyla kavranabilir. Tevhid, kâinat kitabının hem yazarı hem anlamı hem de ruhudur.