Bir Güneş, Binler Aynada: Kudretin Şeffaf Yansımaları
Bir Güneş, Binler Aynada: Kudretin Şeffaf Yansımaları
“Nasıl ki nuraniyet ve şeffafiyet ve itaat sırrıyla ve kudret-i zatiyenin bir cilvesiyle bir tek güneş, bir tek âyineye ziyalı akis verdiği gibi; hadsiz âyinelere ve parlak şeylere ve katrelere o kayıtsız kudretinin geniş faaliyetinden ziyalı ve hararetli olan ayn-ı aksini emr-i İlahî ile kolayca verebilir. Az ve çok birdir, farkı yoktur.”
Şualar
Kâinatta, sıradan bir gözle bakıldığında bile hayranlık uyandıran bir düzen, bir nizam, bir denge vardır. Fakat tefekkür gözüyle bakıldığında daha derin bir hakikat görünür: Her şey, bir merkezden idare edilmekte, her varlık O’nun emrine itaatle görevini yapmaktadır. İşte bu sırrın en güzel temsillerinden biri, güneşin aynalardaki akisleridir.
> “Nasıl ki nuraniyet ve şeffafiyet ve itaat sırrıyla
bir tek güneş, bir tek âyineye ziyalı akis verdiği gibi;
hadsiz âyinelere ve parlak şeylere ve katrelere
o kayıtsız kudretinin geniş faaliyetinden
ziyalı ve hararetli olan ayn-ı aksini emr-i İlahî ile kolayca verebilir.
Az ve çok birdir, farkı yoktur.”
Bu temsil, hem tevhidin derinliğini, hem de Allah’ın kudretinin sınırsızlığını gösteren mucizevi bir açıklamadır.
Güneşin Aynalara Yansıması: Kudretin Tecellisi
Bir tek güneş, milyarlarca damlaya, aynaya, parlak cisme aynı anda yansır. Ne o yansımalarda eksilme olur, ne birbirine engel olurlar, ne de güneş yorulur. Her biri, kendi kabiliyetince o ışığı yansıtır. Kimisi büyük bir ayna gibi gösterir onu, kimisi küçücük bir damlada yansıtır. Ama her biri aynı güneşe işaret eder.
İşte Allah’ın kudreti de böyledir. Bir insanın kalbini yaratmakla, bütün kalpleri yaratmak arasında fark yoktur. Bir çiçeği ihya etmekle, binler baharı diriltmek aynı kudretin tecellisidir. Çünkü O’nun kudreti kayıtlı değildir; sonsuzdur, mutlak ve zahmetsizdir.
Şeffaflık, İtaat ve Nuraniyet: Yaratılışın Üç Anahtarı
Bediüzzaman’ın bu temsilinde üç kelime çok dikkat çekicidir:
Şeffafiyet, nuraniyet ve itaat.
Şeffafiyet, perdelerin kalkmasıdır. İnsan da kalbini şeffaf kıldığında, ilahî hakikatleri yansıtan bir ayna olur.
Nuraniyet, ışığın varlıkta yer bulmasıdır. İmanla parlayan kalpler, Allah’ın isimlerini aksettiren bir nevi nur menbaıdır.
İtaat, kainatın temel hareket prensibidir. Güneş, ay, zerreler, galaksiler… Hepsi emr-i ilahiye itaatle görev yapar. İnsan da ne zaman bu ilahi nizama uygun yaşarsa, o zaman hayatı nurlanır ve anlam kazanır.
Az da Olsa Çok da Olsa: Aynı Kudret, Aynı Kolaylık
Cümlede geçen “az ve çok birdir, farkı yoktur” ifadesi; Allah’ın kudretiyle ilgili çok derin bir hakikati anlatır. Bir şeyi yaratmakla milyonu yaratmak O’na aynı derecede kolaydır. Çünkü O’nun kudreti mahlukata benzemez; takatle, yorgunlukla, sınırlılıkla ilişkisi yoktur. Zira O “Kün feyekûn” (Ol der, olur) sırrıyla yaratır.
Bu tecelli, insanın hem imanını kuvvetlendirir, hem de hayret ve muhabbetini arttırır.
ÖZET:
Bu makalede, bir güneşin binlerce aynaya aynı anda yansıması temsili üzerinden, Allah’ın sonsuz kudreti ve tevhid hakikati açıklanmıştır. Bu temsil, yaratılışta kolaylık ve birlik ilkesini göstermektedir. Allah’ın kudreti, sınırsız ve zahmetsiz olduğu için bir şeyi yaratmakla milyarlarcasını yaratmak arasında fark yoktur. Şeffafiyet, nuraniyet ve itaat; bu ilahî tecellilerin sırrını anlamamıza yardımcı olur. Her varlık, bir ayna gibi O’nu gösterir; kalpler de imanla bu yansımanın en parlak merkezi hâline gelir.