Sonsuzlukla Sınanmak: Beşerin İçindeki Gayr-ı Mütenahîlik
Sonsuzlukla Sınanmak: Beşerin İçindeki Gayr-ı Mütenahîlik
“Gayr-ı mütenahî olan beşerin istidadı, gayr-ı mahsur olan âmâl ve müyulatı ve gayr-ı mazbut olan tasavvurat ve efkârı, gayr-ı mahdud olan kuvve-i şeheviye ve gazabiyesidir. “
Muhâkemat. 112
İnsanoğlu: Sınırları Olan Bir Bedende, Sınırsız İstekler
İnsan, yaratılış itibariyle sonlu bir bedene, ama sonsuz bir ruha sahiptir.
Bediüzzaman, bu hakikati çok çarpıcı bir biçimde formüle eder:
İnsan istidat bakımından sonsuz kabiliyetlere açıktır.
Emelleri, arzuları, yönelişleri sayısızdır.
Hayalleri, fikirleri, tasavvurları dizginlenemez.
Şehveti ve öfkesi sınır tanımaz.
İşte bu dört yönüyle insan, iç dünyasında gayr-ı mütenahî (sınırsız) bir varlık gibidir.
Bu Kadar Sınırsızlık Neden?
İnsanın içinde bu kadar sınırsızlık varsa, bu boşuna değildir. Çünkü insan:
Sonsuz bir saadete namzettir.
Ebedî bir hayata çağrılmıştır.
Mutlak bir kemal arayışına yönelmiştir.
Bu sınırsız kabiliyet ve arzular, fani dünyada tatmin bulamaz. Her lezzet geçici, her başarı noksandır. Demek ki bu sınırsız istidatlar, sınırsız bir Zât’a yönelmek için verilmiştir. Yani:
> Gayr-ı mütenahî olan insanın kalbi, ancak Zât-ı Akdes olan Allah ile tatmin olur.
Denge Bozulursa Ne Olur?
İnsanın bu potansiyeli, onu hem en yüksek makama çıkarabilir, hem de en aşağı derekeye düşürebilir.
Akıl, vahiy ile yön bulmazsa; sapkın fikirlerin kölesi olur.
Şehvet ve öfke, sınırlandırılmazsa; zulüm ve fesadın kaynağı olur.
Emeller, ebediyet fikriyle dengelenmezse; dünya hırsına esir olur.
İşte bu yüzden insan, ancak ilahi rehberlik ve nefs terbiyesi ile istikamette kalabilir. Kur’an’ın nurlu düsturları, bu sınırsızlığı faydalı bir kuvvete dönüştürür.
Terbiye Olmamış Kuvvet: Felakettir
İnsanın:
İstidatları eğitilmezse israf olur.
Emelleri kontrolsüz olursa azap olur.
Hayalleri boşlukta savrulursa hezeyan olur.
Şehveti ve gazabı başıboş kalırsa, cinnet olur.
Bu yüzden, beşerî istidadın en büyük nimeti olan özgürlük, ancak ahlâk ve imanla kemale ulaşır.
Sonuç: Sınırsızlık, Sorumluluğu Doğurur
Bediüzzaman’ın bu veciz sözü ile bize der ki:
>Ey insan! Senin içinde sonsuzluğa açılan dört pencere var: Akıl, arzu, hayal ve kuvvet. Onları ya nefsin emrine verir mahvolursun; ya da Allah’ın irşadına teslim eder, sultan olursun.
İnsanın mahiyeti, ebedî saadete uygun, fakat bu saadet ancak nefsini bilen, haddini aşmayan, rehber edinen insanlara mahsustur.
Makale Özeti
Bu makale, Bediüzzaman’ın “beşerin sınırsız istidadı ve arzuları” üzerine olan cümlesi temelinde kaleme alınmıştır. İnsan, iç dünyasında gayr-ı mütenahî özellikler taşır: aklı, arzuları, tasavvurları ve kuvveleri sınır tanımaz. Bu potansiyel, ancak ilahi rehberlikle hayra yönelir. Aksi halde, bu sınırsızlık insanı felakete sürükler. Dolayısıyla insan, sınırsızlığıyla değil; onu terbiye edebilme gücüyle değerlidir.