Salât-ı Muhammediyye: Nurdan Bir Köprü, Rahmetten Bir Yolculuk
Salât-ı Muhammediyye: Nurdan Bir Köprü, Rahmetten Bir Yolculuk
> “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle ona selâm verin.”
(Ahzâb, 56)
- Göklerin Gündemi: Salât
İnsanoğlunun gündeminde dünya meseleleri vardır;
Ama semânın gündeminde Peygamber vardır.
Allah, Peygamber’ine salât etmektedir.
Melekler, Efendimiz’e salât etmektedir.
Ve mü’minlerden istenen şey;
bu ilâhî ve melekî zikir halkasına katılmalarıdır.
Bir nevi, yeryüzünden gökyüzüne bir rahmet akışına dâhil olmaktır.
Salât, sadece bir duâ değildir.
Bir bağlılık, bir bağlılık ilanı,
bir bağışlanma vesilesi,
ve en önemlisi de, rahmet kapılarını açan bir anahtardır.
- Salâtın Manası: Bir Aşkın ve Sadakatin Lisanı
Salât, Arapçada “dua”, “rahmet” ve “övgü” anlamlarını taşır.
Allah’tan salât, rahmettir.
Meleklerden salât, istiğfardır.
İnsanlardan salât, bağlılık ve duadır.
Bir müminin “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed…” demesi,
sadece dilin bir zikri değil;
kalbin bir secdesidir.
- Salât Getirmeyen Cimridir
> “Yanında benim adım anılıp da bana salât getirmeyen kişinin burnu sürtünsün.”
(Tirmizî)
“Gerçek cimri, ismim anıldığı hâlde bana salât etmeyendir.”
(Nesâî)
Peygamber Efendimiz’e salât getirmemek,
vicdanın körelmesi,
şükrün terk edilmesi
ve rahmet vesilesine sırt çevirmek demektir.
O ki, ümmeti için gece boyu secde etmiş,
taşlanmış ama beddua etmemiş,
dişleri kırılmış ama merhametini kaybetmemiştir…
O’na bir salât çok mudur?
- Salâtın Sırrı: Kalpte Huzur, Hayatta Nûr
> “(Ey Peygamber) Onlar için salât et. Doğrusu senin salâtın onlar için bir huzur ve güvendir.”
(Tevbe, 103)
Efendimiz’in bizlere ettiği salât,
ruhumuz için bir sükûn,
gönlümüz için bir emniyettir.
Onun salâtı bize ulaştıkça,
günahlarımız dökülür,
gönlümüz yıkanır,
şeytan uzaklaşır.
Biz ona salât ettikçe,
O da bizim için Allah’a niyaz eder.
Yani bu bir karşılıklı rahmet dairesidir.
- Salâtın Melekûti Boyutu: Karanlıklardan Aydınlığa
> “O Allah ki, karanlıklardan aydınlığa çıkarmanız için melekleriyle birlikte size salât eder.”
(Ahzâb, 43)
Bu ayet, salâtın bir tek yönlü ibadet değil, çok boyutlu bir nur transferi olduğunu gösterir.
Allah’tan salât: Rahmet
Meleklerden salât: Yardım
Peygamber’den salât: Şefaat
Müminin salâtı: Tevessül ve vuslat
İşte bu dairede, her salavat bir nur olur.
Karanlık kalpler, bu nurla aydınlanır.
Zulmet dolu çağlar, bu isimle nurlanır.
- Salât, Ümmetin Birlik Dili
Farklı coğrafyaların, farklı dillerin, farklı renklerin ortak zikridir salât-ı şerife.
Ne zaman ki, “Allahümme salli alâ Muhammedin…” denir,
her dilde aynı muhabbet,
her kalpte aynı nur parlar.
Bu ümmetin birlik bağlarından biri,
Resûl’e salâttır.
Çünkü salât, kalpleri Resûl’ün kalbine bağlar.
Sonuç: Salât, En Yüksek Şükürdür
O (s.a.v) bizim için ağladı,
biz onun ümmeti olalım diye yaşadı.
Ona her salât,
bir teşekkürdür.
Bir sevgi ilanıdır.
Bir aidiyet yeminidir.
Ve Allah’a giden yolun ışıklarıdır.
ÖZET:
Peygamber Efendimiz’e salât ve selâm getirmek, Allah’ın ve meleklerin de iştirak ettiği kutsal bir zikirdir.
Salât, rahmet, dua, bağlılık ve muhabbetin dilidir.
Salât getirmemek, hadislerde “cimrilik” ve gaflet olarak tanımlanmıştır.
Salât; kalbe huzur, hayata nûr ve günaha kefaret getirir.
Ümmetin birliğini ve kalplerin Resûl’e bağlılığını ifade eder.
Her salât, insanı Allah’a yaklaştıran bir merdivendir.