Kudretin Aynaları: Eşyadaki İlahi Nakışın Sonsuz Tecellisi
Kudretin Aynaları: Eşyadaki İlahi Nakışın Sonsuz Tecellisi
“Kudretin âyineleri çoktur
Kudret-i Zülcelal’in pek çoktur mir’atları. Her biri ötekinden daha eşeff ve eltaf pencereler açıyor bir âlem-i misale.
Sudan havaya kadar, havadan tâ esîre, esîrden tâ misale, misalden tâ ervaha, ervahtan tâ zamana, zamandan tâ hayale,
Hayalden fikre kadar muhtelif âyineler, daima temsil eder şuunat-ı seyyale.
Kulağınla nazar et âyine-i havaya: Kelime-i vâhide, olur milyon kelimat!
Acib istinsah eder o kudretin kalemi, şu sırr-ı tenasülat…”
Sözler.lemaat
Kâinat, sükûnet ve sessizlik içinde değil; mana ile, hayat ile ve kudret ile doludur. Gören gözler için her varlık, ilahî kudretin bir aynasıdır. Ancak bu aynalar tek düze değil, mertebelerle ve derecelerle ayrılmıştır. Bediüzzaman bu hakikati şöyle ifade eder:
> “Kudret-i Zülcelal’in pek çoktur mir’atları. Her biri ötekinden daha eşeff ve eltaf pencereler açıyor bir âlem-i misale.”
Yani: Allah’ın kudreti, farklı mertebelerde ve farklı varlık tabakalarında sayısız ayna ile tecelli eder. Ve her ayna, O’nun kudretini başka bir yönüyle yansıtır.
Tabaka Tabaka Kudret Aynaları
Bediüzzaman, bu aynaları bir zincir gibi sıralar:
Sudan havaya: Maddenin en görünür ve yoğun tabakası olan su, Allah’ın hayata vesile kıldığı rahmet aynasıdır.
Havadan esîre: Hava, kelimeleri taşıyan, sesi ileten, maddenin ötesine geçen daha latif bir aynadır.
Esîrden misale: Esîr maddesi –bir tür nurânî yapı olarak– ruh ile madde arasında bir geçit gibidir.
Misalden ervaha: Misal âlemi, hayal ve rüyaların mekânıdır; ruhların yansıması gibidir.
Ervahtan zamana: Ruhların zamandaki seyri, Allah’ın kudretini zaman içinde gösterir.
Zamandan hayale, hayalden fikre: Her geçiş daha ince, daha latif, daha soyut ama daha derin bir tecelliyi gösterir.
Bu sıralama bize şunu öğretir: Cenab-ı Hakk’ın kudreti yalnız fiziksel dünyada değil, gaybî ve manevi alemlerde de işler. Maddenin yoğunluğundan fikrin inceliğine kadar her varlık, Allah’ın isimlerine ve fiillerine aynadır.
Kudretin Yazdığı Harfler ve Sesler
> “Kulağınla nazar et âyine-i havaya: Kelime-i vâhide, olur milyon kelimat!”
Bu cümlede, Allah’ın kudret kalemiyle nasıl harika işler yazdığına dikkat çekilir. İnsan sesi, havaya temas eder etmez, milyonlarca kopyaya dönüşür. Bir tek kelime, aynı anda binlerce kulağa gider. Bu ise, ilahî bir matbaadır.
> “Acib istinsah eder o kudretin kalemi, şu sırr-ı tenasülat…”
Yani: Havanın aynasında bir kelime çoğalır, bir ses milyon olur. Bu çoğalma (tenasüh değil, tenasülat) kudretin sonsuzluk sırrı ile işlediğini gösterir. Her bir varlık, bir tanedir ama aynı anda çoklara ulaşır.
Her Şey, O’nu Gösteren Bir Ayna
Bu bakış açısıyla dünya artık basit bir madde yığını değildir. Su, hava, zaman, hayal, fikir… Hepsi birer pencere, birer yansıma ve birer ilahi mektup gibidir.
Gözle görünen ile yetinen insan, sadece bir katmanı kavrar. Hâlbuki kudretin aynaları arttıkça, şeffaflık da artar. Maddenin yoğunluğundan ruha, hayale ve fikre doğru çıktıkça, şeffaflık ve hakikat parlaklığı da artar. Böylece kudretin sırlı elleri her şeyi kuşatır.
İman Gözüyle Bakabilmek:
Bu tefekkür, insanı iki yöne yöneltir:
- Hayranlık ve haşyet: Her varlıkta kudretin bir yansımasını görmek, insana Allah’a karşı huşû ve hayret verir.
- İman ve idrak: Kâinatı bir kitap gibi okuyabilen için iman, sadece kalpte bir kabul değil; gözle, kulakla, akılla hissedilen bir marifettir.
Özet:
Bu makalede Bediüzzaman’ın “kudretin aynaları” yaklaşımıyla, varlıkların Allah’ın kudretini farklı şekillerde yansıttığı anlatıldı. Su, hava, esîr, misal, ruh, zaman, hayal ve fikir gibi tabakalar; her biri Allah’ın birer kudret aynasıdır. Bir kelimenin havada milyonlara ulaşması gibi, kudretin sırrı her yerde çoğaltıcı ve yansıtıcıdır. Bu bakış açısı, kâinatı Allah’ın isimlerini gösteren bir tecelligâh haline getirir ve insanı derin bir imana, hayrete ve marifete sevk eder.