Kâinat Yolcusu: Bir Çekirdekten Sonsuzluğa
Kâinat Yolcusu: Bir Çekirdekten Sonsuzluğa
Bir çekirdekten bir ormana…
Bir damla sudan milyarlarca insana…
Ve kâinatın başlangıcında yaratılan bir çekirdekten devasa bir kâinat ağacına…
Her biri bize sessiz ama derin bir hakikati haykırıyor: Varlık, bir yolculuktur. Ve her şey, bu hikmetli yolculuğun bir misafiri ve şahididir.
Başlangıç: Kudretin Tohumu
Her şey bir çekirdekle başlar. Toprağa düşen bir tohum gibi, ilk yaratılışta da kâinatın tüm sırları, küçücük bir varlığa sığdırılmıştı. O çekirdekte galaksilerin haritası, canlıların genetik kodu, elementlerin dizilimi vardı. Allah, sonsuz ilmiyle o küçük başlangıca sonsuzluk yolculuğunun şifresini yerleştirmişti.
Kur’an, bu başlangıcı şöyle tasvir eder:
“Görmez misiniz, Allah nasıl yaratmayı başlatır, sonra onu tekrar eder.Şüphesiz bu, Allah için pek kolaydır.” (Ankebût, 29/19)
Yolculuk: Varlığın Safhaları
Bir çekirdek toprağa düşünce çatlar. Çatlaması bir yok oluş değil, doğuştur. Aynı şekilde, ilk yaratılış da bir yokluktan varlığa açılıştı. O çekirdek büyüdü, genişledi, galaksilere, yıldızlara, dünyaya ve insana dönüştü.
Bir damla sudan insanı yaratmak da bu sırla mümkündür. İnsan, bir damla su olarak başlar ama akıl, kalp, ruh ve irade ile donatılır. Her insanda kâinatın küçük bir özeti, bir fihrist halinde toplanır.
“İnsan, küçük bir âlem; âlem ise büyük bir insandır.” diyen ehl-i hikmet, bu derin bağı işaret eder.
İnsan: Yolculuğun Merkezinde
Kâinat bir ağaçsa, insan onun meyvesidir. Fakat bu meyve sadece yenilmek için değil; düşünmek, anlamak ve anlamlandırmak için vardır. İnsan, kendisini bilirse Rabbi’ni bilir. Kâinatı okursa kaderi anlar. Kendi varlığındaki mükemmel düzeni fark ederse, o düzeni koyanı tanır.
İnsan da tıpkı o çekirdek gibi bir yolcudur. Ruhlar âleminden anne rahmine, oradan dünyaya, sonra kabre ve sonsuzluğa… Her adım bir merhaledir. Her merhale bir dönüşümdür. Her dönüşümde bir hikmet gizlidir.
İbret ve Hikmet: Sessiz Konuşan Kâinat
Her yaprak, her yıldız, her canlı sessizce konuşur. “Ben tesadüf değilim” der.
Bir arının bal yapması, bir ağacın meyve vermesi, bir hücrenin çoğalması, bir kalbin atması… Hepsi Allah’ın kudretini, ilmini, rahmetini gösteren delillerdir.
Kâinat, Allah’ın tecellilerini taşıyan bir aynadır. Ve bu aynada kendini gören insan, Rabbini de tanımaya başlar.
Varış: Başladığı Yere Dönüş
Yolculuk başlar ve devam eder. İnsan da bu kâinatla birlikte yürür. Ama bu yürüyüş rastgele değil. Her şeyin bir hedefi olduğu gibi, insanın da bir varış noktası vardır.
“Biz Allah’tan geldik ve yine O’na döneceğiz.” (Bakara, 2/156)
Bu dönüş, sadece ölümle değil; aynı zamanda anlamla, bilinçle, imanla olur. Kim bu yolculuğu fark eder, o yolda yürürse, gerçek anlamda yaşamaya başlar.
Özet:
Bu makalede, kâinatın yaratılış serüveni “bir çekirdekten bir ormana” benzetilerek ele alındı. Kâinatın başlangıcındaki minicik bir çekirdekten galaksilere, dünyaya ve insana uzanan süreç anlatıldı. İnsan, bu büyük yolculuğun hem meyvesi hem de yolcusudur. Tüm varlık aşama aşama bir düzen içinde ilerlemekte, insan ise bu düzenin farkına vararak Rabbini tanıma yolculuğunu sürdürebilmektedir. Kâinatın her safhası ibret ve hikmetle doludur; bu yolculuk, sadece fiziksel değil, aynı zamanda anlam ve iman yolculuğudur. Yolun sonu ise başladığı yere, yani Allah’a dönüşle tamamlanır.