Hayatın Şartı: Vahdet ve İttihad

Hayatın Şartı: Vahdet ve İttihad

> “Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir.
İmtizaçkârane ittihat gittiği vakit, manevî hayat da gider.”
(Tarihçe-i Hayat, s.199)

Birlik Olmadan Hayat Olmaz

Hayat dediğimiz şey; sadece nefes almak, yemek yemek, yaşamak değildir. Gerçek hayat; bir anlamın, bir ruhun, bir ahengin içinde yaşamaktır. Bu ise ancak vahdet ve ittihad, yani birlik ve bütünlük ile mümkündür. Bediüzzaman’ın ifadesiyle: Hayatın mayası birliktir.

Ayrılık, dağınıklık, benlik ve tefrika arttıkça; hayat dağılır, anlam erir, ruh solar. Çünkü birlik, sadece fizikî değil, manevî bir kuvvettir. Bir bedenin uzuvları nasıl birlikte çalıştığında hayat bulursa; bir millet, bir cemaat, bir ümmet de ittihad hâlinde olduğunda hayat bulur, canlılık kazanır.

Atomdan Galaksiye: Her Yerde Vahdet

Kâinata bir bakın: Güneş sisteminden hücrelere kadar her şey bir ahenk ve birlik içinde var olur. Atomlar birleşmeden moleküller, moleküller birleşmeden hücreler, hücreler birleşmeden canlılık oluşmaz. Birlik varsa hayat var, ayrılık varsa çöküş var.

İnsanın kalbi, beyni, organları ayrı ayrı iş görür ama bir amaç uğruna bir araya gelmiştir. İşte bu noktada Bediüzzaman’ın ifadesi anlam kazanır:

> “İmtizaçkârane ittihat gittiği vakit, manevî hayat da gider.”

Yani birlik sadece “bir arada olmak” değil, “uyumla bir arada olmak”tır. Kalpler farklıysa, niyetler çatışıyorsa, hedefler ayrılmışsa; o zaman hayat dağılır, maneviyat söner.

Ümmetin Hastalığı: Tefrika ve Benlik

Bugün ümmetin perişan hâli, işte bu ilahî sırra karşı gelişimizin sonucudur. Herkes kendi grubunu, hizbini, yolunu üstün görür oldu. Herkes kendine “hak” dedi, ötekine “batıl.” Oysa “hayat, vahdetin neticesidir.” O vahdet bozulduğunda, ümmetin manevi hayatı da çöktü.

Bugün Müslümanlar zulüm altındaysa, güçsüzse, itibarsızsa; bu, dış düşmanlardan önce içimizdeki dağınıklıktandır. Çünkü birlik yoksa; rahmet yoktur, kuvvet yoktur, izzet yoktur.

İmtizaç: Sadece Birlik Değil, Uyumlu Birlik

Bediüzzaman sadece “ittihat” demiyor, “imtizaçkârane ittihat” diyor. Yani sadece bir araya gelmek yetmez. Kalben, fikren, hedefte de uyum şarttır.

Aynı kıbleye yönelmek gibi…

Aynı duaya “amin” demek gibi…

Aynı derdi hissetmek, aynı sevinçte birleşmek gibi…

Bu uyum sağlanmadığında, birlik şeklen var olsa da ruhen yok olur. Ve o zaman da “manevî hayat gider.”

İttihadın Bereketi, Tefrikanın Felaketi

Birlik varsa;

Rahmet gelir,

Yardım ilâhî olur,

Düşmanlar geri çekilir.

Ayrılık varsa;

Musibet çoğalır,

Kalpler taşlaşır,

Küfür cesaret bulur.

Bediüzzaman, bu hakikati Risale-i Nur’un her satırında işler. Çünkü Kur’an, ümmet olmayı; tevhidi, vahdeti esas alır. Tefrika, Kur’an’ın ruhuna aykırıdır. Ve unutulmamalıdır ki, şeytan dahi ümmetin ayrılığından cesaret bulur.

Birlikte Dirilmek: Manevî Hayatın Dirilişi

Bu ümmetin yeniden dirilişi; ne siyasî ne askerî güçle olacak. Diriliş; kalplerin birleşmesiyle, samimiyetle, ittihadla olacaktır. Aynı Rabb’e inananlar, aynı Kitab’a sarılanlar, aynı Peygamber’e ümmet olanlar artık birbirlerine sırt çevirmemeli, birbirlerini ötekileştirmemeli.

Çünkü:

Hayat birlikle var olur.

Birlik rahmettir.

Dağınıklık azap getirir.

Makale Özeti:

Hayatın özü, birlik ve uyumdur. Vahdet yoksa, hayat da kalmaz.

Kâinatın işleyişi dahi birlik üzerine kuruludur. Ayrılık, çözülme ve ölümdür.

Ümmetin bugünkü hali, vahdetten uzaklaştığımızın göstergesidir.

Sadece bir arada olmak değil, kalben uyum içinde olmak gerekir.

Gerçek diriliş; ihlaslı bir ittihadla mümkündür, şekli birlikle değil.

 

Loading

No ResponsesHaziran 2nd, 2025