Baş Aşağı Dünya: Aracın Amaç, Teknolojinin yüceltildiği Asır
Baş Aşağı Dünya: Aracın Amaç, Teknolojinin yüceltildiği Asır
İnsanoğlu yeryüzüne halife olarak indirildiğinde, eline iki büyük emanet verilmişti: Aklı ve iradesi. Aklıyla keşfedecek, iradesiyle tercih edecek; araçları akılla bulacak, amaçları vicdanla belirleyecekti. Ancak zaman geçti, işler tersine döndü. Aklı yönlendirmesi gereken irade köreldi; araçlar yüceltildi, amaçlar unutuldu.
Ve teknoloji, insanın hizmetinde bir araçken, insanın boynuna tasma takan bir efendi haline geldi.
Teknoloji: Bir Hizmetkârken, Bir Hükümdara Dönüşmek
Teknoloji, ilk varoluşunda hayatı kolaylaştırmak, zaman kazandırmak, iletişimi hızlandırmak için vardı.
Tekerlek, saat, pusula, yazı… Hepsi insana hizmet için icat edilmişti.
Fakat modern çağda teknolojinin amacı değişti. Artık teknoloji üretmiyor, insanı tüketiyor.
Zira artık insan, saatine hükmeden biri değil; saatine hapsolmuş bir kuldur.
Telefonuna sahip olan değil, telefonunun esiri olandır.
İnterneti kontrol eden değil, algoritmaların yönlendirdiği bir zihindir.
Ve böylece araç, amaçlaştırıldı.
Teknoloji artık bir vasıta değil, bir gaye, bir “yaşam tarzı”, bir “kimlik” haline geldi.
Ters Yüz Olan Hakikat: Ayaklar Baş, Başlar Ayak Oldu
Ayakların baş, başların ayak olduğu bir asırdayız.
İletişim var ama konuşacak söz yok.
Bilgi var ama hikmet yok.
Araçlar var ama hedef kayıp.
Bir otomobil düşünün, hız göstergesi çalışıyor ama direksiyonu bozuk.
İşte modern insan da öyle: Gidecek gücü var, ama gideceği yön yok.
Yalnızlaşan Kalpler, Kimliksizleşen Zihinler
Teknoloji bireyi merkeze koyarken aslında onu yalnızlaştırdı.
Sosyal medya, “bağlı” görünürken “kopuk” bireyler üretti.
Yapay zekâ, düşünme tembelliği doğurdu.
Dijital konfor, ruhsal çöküntüleri tetikledi.
Ve neticede insan, elindeki cihazların şekillendirdiği bir gölgeye dönüştü.
Peki Ne Yapmalı?
Öncelikle şu soruyu sormalıyız:
“Ben bu aracı ne için kullanıyorum? Yoksa o mu beni kullanıyor?”
Eğer teknoloji kullandığımız bir nimet ise, onu hedefe götüren bir at gibi yönlendiririz.
Ama teknolojiye kulluk etmeye başlarsak, o zaman bizi kendi hedeflerine doğru sürükler.
Reklamlar, algoritmalar, dijital kültürler bizi tanımlar ve biz fark etmeden biz olmaktan çıkarız.
Kur’ân’ın rehberliğiyle, teknolojiyi aracın asli rolüne döndürmek zorundayız.
Aksi takdirde, suretimiz dijital, hakikatimiz sönmüş birer kalıp haline geliriz.
Makale Özeti
Bu makale, teknolojinin insan hayatında araç olmaktan çıkıp amaç haline gelişini konu alır.
İlk başta hizmet aracı olan teknolojik imkânlar, zamanla insanı yönlendiren, onu kendi hedeflerine mahkûm eden bir yapıya dönüşmüştür.
Bu süreçte insan yalnızlaşmış, zihinler yüzeyselleşmiş, amaçlar belirsizleşmiştir.
Çözüm; teknolojiyi araç olarak konumlandırmak, ona kulluk etmemek ve vahiyle istikametlenmiş bir hayat anlayışını benimsemektir.