Kur’ân’ın Sert Sesi: Zem ve Zecir Ayetlerinin Hikmeti
Kur’ân’ın Sert Sesi: Zem ve Zecir Ayetlerinin Hikmeti
Kur’ân-ı Kerîm, bir hidayet rehberi olmanın yanı sıra, insan nefsinin karanlık yönlerini de deşifre eden ilahi bir aynadır. Bu aynada sadece nur ve rahmet değil, aynı zamanda ikaz, yerme ve sarsıcı uyarılar da vardır. Çünkü Kur’ân’ın muhatabı olan insan, hem iyiliğe meyyal bir ruh hem de kötülüğe eğilimli bir nefse sahiptir. Bu nedenle, Allah Teâlâ Kur’ân’da bazı kimseleri ve davranışları açıkça zemmetmiş, bazılarını da şiddetle azarlamıştır.
Zem ve Zecir Nedir?
Zem: Bir kişi veya topluluğu ayıplamak, kötülemek, yanlışlarını ortaya koymak ve kötü sıfatlarını teşhir etmektir.
Zecir: Uyarıların ötesinde, sert bir azarlama ve tehdit ihtiva eden ikazdır. Adeta bir sarsma ve kendine getirme çabasıdır.
Kur’ân’daki Zem ve Zecir Örnekleri
Kur’ân-ı Kerîm, özellikle şu grupları sert şekilde zem ve zecirle eleştirir:
- Münafıklar
> “Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar, oysa Allah onların oyunlarını başlarına geçirir.”
(Nisâ, 142)
Kur’ân, münafıkları en sert dille yermekte ve onların cehennemin en alt tabakasında olacağını bildirmektedir (Nisâ, 145).
- Yalancı ve İftira Edenler
> “Vay hâline her yalan söyleyenin, günahkârın!”
(Câsiye, 7)
Yalan ve iftira, hem bireysel hem toplumsal felaketlerin başıdır. Kur’ân, bu günahı işlemiş toplumların helak edildiğini bildirmiştir.
- İsraf Edenler
> “Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
(A’râf, 31)
İsraf, sadece malda değil, zamanda, ömürde, enerjide de olur. Ve bu, Allah’ın açıkça sevmediği bir davranıştır.
- Kibirlenenler ve Hakkı Görmezden Gelenler
> “Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.”
(İsrâ, 37)
Bu ayet, insana haddini bildiren veciz bir zecirdir.
Zem ve Zecir Neden Gereklidir?
Kur’ân’da yer alan zem ve zecir ifadeleri bir öfkenin değil, ilahi merhametin bir parçasıdır. Zira bazen insan, güzel sözle yola gelmez. Onun gafletini yırtmak, nefsini sarsmak gerekir. Bu da ancak sert ikazlarla mümkündür. Bu açıdan zem ve zecir:
Nefsi dizginler
Kalpte uyanışa vesile olur
Cehennem gibi büyük tehlikelere karşı “acil uyarı sistemi” görevi görür
Kur’ân’dan Zecir Alan Toplumlar ve Sonuçları
Kur’ân geçmiş kavimlerin başına gelenleri sadece tarih bilgisi olarak anlatmaz. Lut kavmi, Âd kavmi, Semud kavmi gibi toplumlar ahlâksızlık, isyan, ölçü-tartı hilesi, inkâr gibi sebeplerle sert şekilde zemmedilmiş ve nihayetinde helak edilmişlerdir.
Bu örnekler, bugünün insanına da birer “ilahi kırmızı alarm”dır.
Bugün Biz Zem Ediliyor muyuz?
Bugün Kur’ân’a kulak tıkayan, onun ölçülerine sırt dönen bir birey ya da toplum, kendini ilahi zem ve zecirden muaf sanmamalıdır. Kur’ân canlı bir kitaptır. Onun sözleri her çağda geçerlidir. Eğer biz yalan, israf, kibir, hıyanet, riya ve zulüm içinde yaşıyorsak, Kur’ân’ın bizi de zem ettiğini unutmamalıyız.
Zemden Kurtulmanın Yolu: Tövbe ve Tevazu
Her ne kadar Kur’ân bazı insanları sert şekilde yermişse de, hemen ardından rahmet kapısını aralamış ve dönüş yolunu göstermiştir:
> “Kim tevbe eder, iman eder ve salih amel işlerse, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.”
(Furkân, 70)
İşte Kur’ân’ın hikmeti: Sert ikaz ile sarsar, ardından rahmetle kucaklar.
Sonuç ve Hikmetli Mesaj
Kur’ân’daki zem ve zecir ayetleri, insana acı bir ilaç gibidir. Tadına değil, faydasına bakılır. Bu ayetler nefsi sarsar, kalbi uyarır, yolu şaşırmışı yola getirir. Her birimiz bu ayetlere ayna tutmalıyız: “Bu ayet kimi kastediyor?” sorusundan önce, “Beni mi kastediyor?” sorusunu sormalıyız.
Özet
Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan zem (yerme) ve zecir (azarlama) ayetleri, insanın nefsini arındırmak, kalbini uyandırmak ve toplumları helake götüren yolları kapatmak için ilahi bir uyarıdır. Bu ayetlerde münafıklık, israf, kibir, yalan ve inkâr gibi kötü davranışlar sert şekilde eleştirilir. Ancak her zecirin ardından Allah Teâlâ, tövbe ve rahmet kapılarını açık tutar. Kur’ân’ın bu sert ifadeleri, aslında insanlığı kurtarmaya yönelik derin bir hikmet taşır.