Yüz Yıllık İktidar Basamağı: Darbeler
Yüz Yıllık İktidar Basamağı: Darbeler
Bir zihniyetin yükselişten, güç ve iktidardan geçen yolu: Darbeler.
Tarih dediğimiz şey, sadece kralların, padişahların, liderlerin hikâyesi değil; aynı zamanda sessiz çoğunlukların, susturulmuş kalabalıkların, ezilmiş iradelerin kaydıdır. Ve ne yazık ki bizim yakın tarihimiz, bu iradeyi boğmak için devreye sokulan sistematik bir aracın karanlık gölgesiyle doludur: Darbeler.
Her darbe bir mermi değil, bir zihniyettir. O zihniyetin hedefinde sadece hükümetler değil, halk vardır. Sandıktan çıkamayan, fikirle ikna edemeyen, gönüllerde yer bulamayan bir azınlık; gücü, silahla, korkuyla, yasakla elde etmeye çalışır. Onlar için demokrasi, eğer kendi ikballerine hizmet ediyorsa anlamlıdır; aksi hâlde “tehlikeli bir oyun”dur.
Darbeler, bir zihniyetin iktidar basamağıdır. O zihniyet, her on yılda bir aynı oyunu sahneye koyar. Askeri vesayetin arkasına saklanır, medya çığırtkanlığı ile zemini hazırlar, hukuk kisvesiyle milleti kandırır. Ve her seferinde milletin inancı, iradesi, iffetli yöneticileri hedef alınır.
Bu ülkede darbeler hiçbir zaman “yolsuzlukla mücadele” için yapılmadı. Her darbenin ardından ezan susturuldu, Kur’an sansürlendi, camiler soğudu, âlimler susturuldu. Çünkü asıl hedef, halkın değerleriydi. Asıl korku, halkın kendi kaderini tayin etmesiydi.
İktidara giden yolda döşenen taşlar, asker postallarıyla bastırılmış, yargı kararlarıyla mühürlenmiş, medya manşetleriyle parlatılmıştı. Ama milletin yüreğinde her darbe bir utanç, bir yara ve bir uyanış oldu.
Muktedir olanlar, yani asıl güç sahipleri, hükümet olanlara her zaman pranga vurmaya çalıştı. Sadece fiziki değil, ekonomik, kültürel ve zihinsel prangalarla. Çünkü onların kabusu, halkın kendi değerleriyle yönetilmesi, kendi evlatlarının söz sahibi olmasıydı.
Ama unuttukları bir şey var: Zulüm ile iktidar olur ama istikrar olmaz. Korku ile yönetilir ama gönül kazanılmaz. Ve tanklarla açılan yol, eninde sonunda milletin vicdanına çarpar.
Bugün hâlâ o karanlık zihniyet pusuda bekliyor olabilir. Ama millet artık uyanık. Hafızasını kaybetmediği sürece, iradesine sahip çıktığı müddetçe, darbeler sadece tarihin kara lekesi olarak kalacaktır.
Makale Özeti:
Bu makale, darbelerin sadece askeri müdahaleler değil, aynı zamanda belirli bir zihniyetin iktidar aracı olduğunu vurgulamaktadır. Darbeler, sandık dışı yollarla halkın iradesine karşı kurulmuş tuzaklardır. Her darbe dönemi, inançlara, değerlere ve özgürlüklere karşı yürütülen sistematik bir operasyonu temsil eder. Makalede, muktedir güçlerin hükümet olanlara sürekli pranga vurma çabası anlatılmakta; milletin uyanışı ve iradesine sahip çıkmasıyla bu zincirin kırılabileceği ifade edilmektedir.