Lafzı Az, Mânâsı Engin: Kur’ân’ın Lafzındaki Câmiiyyet
Lafzı Az, Mânâsı Engin: Kur’ân’ın Lafzındaki Câmiiyyet
Kur’ân-ı Kerîm, kelime kelime bir mucizedir. Onun mucizevîliği sadece ihtiva ettiği manalarda değil, bu manaların taşıdığı lafızlarda da kendini gösterir. Kur’ân’ın lafızları, hem sade hem derin; hem kolay hem hikmetlidir. İşte bu özellik, onun lafzındaki câmiiyyeti, yani “çok manayı içinde barındırma” özelliğini ortaya koyar.
- Kur’ân’ın Kelimeleri Sayıca Az, Manaca Engindir
Kur’ân’da öyle ayetler vardır ki, sadece birkaç kelimeyle insanın bütün bir hayatını aydınlatacak kadar derindir. Mesela:
> “وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ”
“Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”
(Bakara, 173 vb.)
Bu kısa ifade, bir yandan Allah’ın bağışlama kapısını aralar, diğer yandan kulun günah psikolojisini tedavi eder. Aynı zamanda bir umut, bir af müjdesi ve bir ahlâk öğretimidir. Sadece iki isimle, binlerce duyguyu harekete geçirir.
- Bir Cümle, Sayısız Zaman ve Zeminle Uyum İçindedir
Kur’ân lafızları, belli bir çağın veya olayın dili değildir. Her çağda, her coğrafyada yaşayan insan, Kur’ân’ın sözlerinde kendi sorusuna cevap, kendi haline merhem bulur.
> “فَصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا”
“Güzel bir sabırla sabret.”
(Meâric, 70/5)
Bu ayet, zorluk içindeki her mü’minin kalbinde yankılanır. Hem bir tavsiye, hem bir dua, hem de bir terbiye metodudur. Kelime sayısı az; ama gönle inen manası sınırsızdır.
- Bir Lafız, Hem Emirdir, Hem Bilgi, Hem Terbiyedir
Kur’ân’ın her kelimesi, çok yönlüdür. Aynı kelime bir yandan emir, bir yandan hikmet, diğer yandan da bir ilim hazinesidir.
> “اِقْرَأْ”
“Oku!”
(Alak, 96/1)
Bu kelime, sadece bir fiil değildir. Bu kelimede ilim emri, gelişme çağrısı, düşünmeye sevk ve insanlık tarihine yön verecek bir inkılap saklıdır. Bir harfle başlayan bu hitap, milyonlarca kitaplık bir medeniyetin temelini atmıştır.
- Kur’ân’ın Belağatı, Lafzındaki Câmiiyyetin Bir Sonucudur
Kur’ân, hiçbir insan sözünde bulunmayan bir belağata, yani fesahat ve anlam yoğunluğuna sahiptir. Bu yüzden bedevî bir şair, şu ayeti duyunca secde etmiştir:
> “فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ”
“Emrolunduğun şeyi açıkça söyle.”
(Hicr, 15/94)
Bedevi secde ettiğinde kendisine “Müslüman mı oldun?” diye sorulmuş, o da “Hayır. Bu ayetin belağatına secde ettim” demiştir. Çünkü bir tek ayette, emir, tehdit, cesaret, kararlılık ve tebliğ aşkı birlikte dile getirilmiştir.
- Kur’ân’ın Lafzı, Fıtratla Uyum İçindedir
Kur’ân’ın lafzı, insanın duygularıyla, düşüncesiyle, yaratılışıyla tam bir uyum içindedir. Ne bir kelimesi fazla, ne bir harfi eksiktir.
> “اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ”
“Allah, O’ndan başka ilâh yoktur. Diridir, her şeyin idaresini ayakta tutandır.”
(Bakara, 255 – Âyetü’l-Kürsî)
Bu ayette kullanılan her kelime yerli yerinde; bir harf bile değişse anlam zayıflar. İşte Kur’ân’ın lafzındaki câmiiyyet, bu kusursuz ilahi ahengin eseridir.
Makale Özeti:
Kur’ân-ı Kerîm’in lafzındaki câmiiyyet, onun mucizevîliğinin en büyük delillerindendir. Az sözle çok şey anlatma kudreti, her kelimenin onlarca mânâya kapı açması, her çağda geçerli olması ve insan fıtratıyla tam bir uyum içinde bulunması, Kur’ân’ın bu yönünü gösterir. Bir tek ayet, bir tek kelime bazen insanın bütün hayatını inşa edebilir. Bu yüzden Kur’ân sadece bir kitap değil; aynı zamanda ilahî bir hitap, bir rehber, bir kalp terbiyecisidir. Onun kelimeleriyle sadece akıl değil, ruh da konuşur.