İlâhî Mektep: Kur’ân’ın İfham ve Talimindeki Beyan Mucizesi
İlâhî Mektep: Kur’ân’ın İfham ve Talimindeki Beyan Mucizesi
Kur’ân-ı Kerîm, sadece bir kitap değil, bir muallim, bir mürebbi, bir rehberdir. O, insanlığa ne olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, nasıl yaşaması gerektiğini en berrak şekilde öğretir ve kavratır. Bu yönüyle Kur’ân, ifham (anlatma ve kalbe yerleştirme) ve talim (öğretme) bakımından ilimlerin en üstünü, hitapların en tesirlisi ve pedagojilerin en mükemmelidir.
- İlk Ders: Oku!
Kur’ân’ın inzal sürecinde ilk inen ayet, onun öğretici kimliğini açıkça ortaya koyar:
> “اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ”
“Yaratan Rabbinin adıyla oku!”
(Alak, 96/1)
Burada sadece bir metni okumaktan öte, kâinat kitabını, insanın yaratılışını, varlığın anlamını okuma emri verilir. Talim burada başlar; çünkü Kur’ân, yaratılışı okutarak ilmi fıtratla birleştirir.
- Kur’ân Öğreten Rabb:
Kur’ân, kendisini insanlara öğretenin bizzat Allah olduğunu bildirir:
> “الرَّحْمَنُ * عَلَّمَ الْقُرْآنَ”
“Rahmân, Kur’ân’ı öğretti.”
(Rahman, 55/1-2)
Rahmân ismiyle başlayan bu beyan, Kur’ân öğretiminin sevgi, şefkat ve merhamet temelinde gerçekleştiğini vurgular. Bu talim yalnızca kuru bir bilgi aktarımı değil; kalpleri yoğuran, ruhu inşa eden bir terbiye sistemidir.
- İfhamın Derinliği: Misallerle Öğretmek
Kur’ân, anlamayı kolaylaştırmak için sık sık temsil ve teşbihler kullanır:
> “وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ”
“Bu misalleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz.”
(Haşr, 59/21)
Kur’ân, derin manaları anlaşılır örneklerle anlatır; zira asıl maksat, akla yaklaştırmakla beraber kalbe yerleştirmektir. Kalbe inen bilgi ise ancak ifhamla, yani anlamanın hazmedilmesiyle mümkündür.
- En Yüksek Muallim: Hz. Peygamber (s.a.v.)
Kur’ân’ın talim görevini en güzel şekilde uygulayan kişi, onun bizzat muhatabı olan Peygamberimizdir:
> “يُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ”
“Onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor.”
(Bakara, 2/129)
Kur’ân, talim ve terbiyenin sadece lafzî değil, yaşantı ile iç içe olması gerektiğini öğretir. Hz. Peygamber’in sünneti, Kur’ân’daki ilim ve hikmetin ete kemiğe bürünmüş halidir.
- Kur’ân Herkese Hitap Eder
Kur’ân’ın ifham gücü, sadece âlimlere değil; çobandan sultana, kadından çocuğa kadar herkese anlayabileceği ölçüde hitap etmesindedir. Ayetlerin çoğunda soru-cevap, ikna edici üslup, tekrar, tesbit ve yönlendirme vardır. Bu özellikler, onun eğitici dilinin mucizesidir.
> “وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ”
“Andolsun, öğüt için Kur’ân’ı kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?”
(Kamer, 54/17)
Bu ayet, Kur’ân’ın herkes için anlaşılır kılındığını ve öğretenin Allah olduğunu açıkça gösterir.
Sonuç:
Kur’ân-ı Kerîm, ilim, hikmet ve kalp terbiyesi açısından eşi benzeri olmayan bir talim ve ifham kitabıdır. Onun her ayeti öğretir, kavratır, düşündürür ve harekete geçirir. Lafzı mânâyı taşır, mana kalbi yoğurur, kalp ise amele dönüşür. Kur’ân’ı sadece okumak değil, anlamak ve yaşamak da onun öğretme amacının bir parçasıdır. Bu da ancak ifham ve talim ile mümkündür.
Makale Özeti:
Kur’ân-ı Kerîm, bir hidayet rehberi olduğu kadar, aynı zamanda bir muallimdir. Onun ifhamı, anlamı kavratması; talimi ise insana öğrettiği hakikatlerle ön plana çıkar. Misaller, tekrarlar, kıssalar ve hikmetli beyanlar Kur’ân’ın öğretme yöntemlerindendir. İlk emri “Oku” olan bir kitabın öğrettiği ilim, sadece zihni değil kalbi de aydınlatır. Kur’ân’ın öğreticiliği Allah’a, kavratıcılığı ise fıtrata dayanır. Bu da onun en büyük mucizelerinden biridir.