Cümle Âlemin Kitabı: Kur’ân’ın Câmiiyyeti Üzerine
Cümle Âlemin Kitabı: Kur’ân’ın Câmiiyyeti Üzerine
İnsan, yaratılışı itibariyle sınırlı; bilgi, güç ve idrak yönünden mukayyettir. Fakat Allah, insana sınırsız bir kâinatı emanet etmiştir. Bu sonsuz âlemi idrak ve terbiye edebilecek yegâne rehber ise ancak câmi bir kelamla, yani her şeyi kuşatan bir kitapla mümkündür. O kitap, Kur’ân-ı Kerîm’dir.
- Câmiiyyet Ne Demektir?
Câmiiyyet, bir şeyin çok yönlü olması; farklı hakikatleri bir araya getirmesi, kapsamlı ve kuşatıcı olmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm, hem lafızda hem mana bakımından bütün hakikatleri kendinde cem eden bir mucizedir.
Kur’ân’da bu hakikat şöyle dile getirilir:
> “Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.”
(En‘âm, 6/38)
Kur’ân, sadece ibadetleri değil; ahlâkı, ticareti, sosyal hayatı, hukuku, eğitim ve adaleti, hatta insanın iç dünyasını bile kuşatır. Zerreden kürreye, ruhtan maddeye, bireyden topluma uzanan bir mesaj ağı vardır.
- Kur’ân Hem Ferdîdir, Hem İçtimâî
Kur’ân, bir yandan ferdî tefekkürü inşa ederken, bir yandan da toplumları ıslah eder. Bir yandan kalbe hitap ederken, öte yandan devleti yönetecek adalet ilkelerini bildirir:
> “Gerçekten bu Kur’ân en doğru yola iletir…”
(İsrâ, 17/9)
Bu “doğru yol”, birey için huzur, toplum için adalet, insanlık için barış yoludur. Kur’ân, bir tek ayetinde hem aklı tatmin eder, hem kalbi doyurur, hem ruhu besler, hem vicdanı konuşturur. İşte bu yönüyle câmi bir hitaptır.
- Kur’ân Tüm Zamanlara Hitap Eder
Kur’ân, 7. yüzyılda inmiştir; fakat sadece o dönemin problemlerini değil, kıyamete dek gelecek bütün insanlığın meselelerini çözebilecek bir mana derinliğine sahiptir.
> “O Kur’ân, kendisinde şüphe olmayan bir kitaptır. Takva sahipleri için bir hidayettir.”
(Bakara, 2/2)
Kur’ân’ın ifadeleri öyle bir kudrete sahiptir ki, bir bedevînin dehâsına da hitap eder, bir filozofun zihnini de susturur. Hem Arap çölünün çobanına rehber olur, hem çağın laboratuvarında bilim üreten akıllara yol gösterir.
- Kur’ân, Kâinattaki Câmiiyyeti Açıklar
Kur’ân, insanın kendisine, Rabbine ve kainata dair bütün ilişkilerini düzenler. Kâinat, insan ve Kur’ân birbiriyle uyumlu üç büyük kitaptır.
> “Biz onlara, hem dış dünyada hem kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki, bu Kur’ân’ın hak olduğu onlara iyice belli olsun.”
(Fussilet, 41/53)
Kur’ân’ın câmiiyyeti, sadece bilgi değil, hikmet ve fıtratla uyumlu olmasıdır. Fıtrat neye muhtaçsa, Kur’ân onun cevabını verir. Bu yüzden her devrin insanı, Kur’ân’da kendi problemlerine dair bir yol ve ışık bulur.
- Bir Ayette Bin Hakikat Gizlidir
Kur’ân’ın câmiiyyetinin en büyük tezahürü, bir ayetin sayısız tefsire kapı açmasıdır. Kur’ân’ın lafızları az, ama mânâları çoktur. Nitekim Bediüzzaman, bu hakikati şöyle açıklar:
> “Kur’ân her asırda, her tabakadan insana ders verir. Cümleleri, yüzer mânâyı câmi’dir.”
(Sözler, 25. Söz)
Mesela, “فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنْتَ مُذَكِّرٌ – Sen sadece bir hatırlatıcısın” (Gaşiye, 88/21) ayeti, hem peygambere hitap eder, hem her davetçiye emir verir, hem de kalplere tevazuyu öğretir.
Makale Özeti:
Kur’ân-ı Kerîm, sadece belli bir döneme veya sınırlı bir meseleye hitap etmez. O, geçmişten geleceğe, ferdî hayattan toplumsal düzene, inançtan hukuka, kalpten akla kadar her şeyi kuşatan câmi bir kitaptır. Kur’ân’ın câmiiyyeti; onun her seviyedeki insana, her çağın ihtiyaçlarına ve her tür soruya cevap verebilme gücüdür. Bu yönüyle Kur’ân, zamanlar üstü ve mekânlar ötesi bir ilahî hitaptır. Her bir ayeti, binlerce mânâyı içinde taşır. Kur’ân’ın bu özelliği, onun mucizevî yönlerinden biridir.