İMANIN HAKİKATİ: İNSANI SULTAN EDEN SIR

İMANIN HAKİKATİ: İNSANI SULTAN EDEN SIR

“İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.”
Sözler. Yirmi Üçüncü Söz 

*********

İnsan, zahiren zayıf bir varlıktır. Ne kanatları vardır göğe çıkacak, ne de kökleri vardır yere tutunacak. Ne rüzgâra hükmedebilir ne de ölüme dur diyebilir. Ama bu kadar âcizlik içinde, ona öyle bir cevher verilmiştir ki, o cevherle meleklerden üstün, kâinattan değerli olabilir. İşte o cevher: İmandır.

Bediüzzaman’ın veciz ifadesiyle:
“İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.”

İman, sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda insanın mahiyetini tanıma, Rabbine yönelme ve hayatın anlamını kavrama vasıtasıdır. İman sayesinde insan, hem kim olduğunu bilir hem de ne için yaşadığını. Varlığın sırlarını çözen anahtar, kalbin huzurunu sağlayan ilaç, aklın aydınlığını temin eden nurdur iman.

İman insanı sultan eder; çünkü insanı Rabbine bağlar. Allah’a dayanan bir insan, fânî güçlerin karşısında eğilmez. Kimsesiz değil, Rabbine dayanandır. Yalnız değil, Mevlâsı ile beraberdir. Aczini bilir ama onu dua ile rahmet kapısına çevirir. Fakrını tanır ama şükürle rahmete kavuşur. Bu yönüyle insan, kainatta eşsiz bir kıymet kazanır.

Oysa imansızlık; insanı, arzularının esiri, nefsinin kölesi, zamanın ve hâdisatın oyuncusu yapar. Küfür, insanı manevî bir canavara çevirir; çünkü hakikatle bağı kopmuş, varlıkla irtibatı kararmış olur. Ne kendini tanır, ne de yaratıcısını. O zaman da akıl, hevesin hizmetkârı; kalp, boşluğun oyuncağı olur.

İmanla bakan bir göz, her şeyi hikmetli görür. Olaylar karşısında sabırla bekler, tevekkülle güç bulur. Dua ise bu imanın dili olur. İnsan, Rabbine muhtaç olduğunu bildiği ölçüde dua eder. Dua, imanın hem neticesi hem de meyvesidir. Çünkü kim ki Allah’a inanır, ondan ister; kim ki ondan ister, onun varlığını tasdik eder.

İnsan bu dünyaya rastgele bırakılmamıştır. Onun asli vazifesi; imanla Rabbini tanımak, dua ile O’na yönelmektir. Sultanlık da, kulluk da bu iki büyük hakikatte gizlidir. Bu sebeple, gerçek özgürlük ve yücelik, iman ve dua ile mümkündür.

ÖZET:

Bu makalede, “İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder…” hakikati etrafında iman ve küfrün insan üzerindeki etkileri işlenmiştir. İman, insana değer ve anlam kazandırır; onu Rabbine bağlayarak sultan eder. Dua ise bu imanın en samimi ifadesidir. Küfür ise insanı hem manen hem ahlâken düşürür, fıtratına zıt bir varlık hâline getirir. Gerçek kulluk, gerçek şeref ve izzet; iman ve dua ile kazanılır.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 26th, 2025