İMAN: NURDUR, KUVVETTİR, HAYATTIR
İMAN: NURDUR, KUVVETTİR, HAYATTIR
“İman, hem nurdur hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından kurtulabilir.”
Sözler. Yirmi Üçüncü Söz
***********
İnsan hayatı; fırtınalarla savrulan, inişli çıkışlı, zaman zaman ağır yükler taşıyan bir yolculuktur. Bu yolculukta insanın en büyük dayanağı ne mal, ne makam, ne de insanlar olur. Asıl dayanak, kalpte yer etmiş bir imandır. Çünkü iman hem nurdur ki karanlıkları aydınlatır, hem kuvvettir ki sarsıntılara dayanma gücü verir.
Bediüzzaman Said Nursî şöyle der:
“İman, hem nurdur hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından kurtulabilir.”
İman, bir bilgiden ibaret değildir. O, ruhun gıdası, aklın nuru, kalbin sığınağıdır. Hakiki iman, sadece Allah’a inanmaktan öte; O’na güvenmek, O’nun her işi hikmetle yaptığını bilmek ve her halükârda teslimiyet göstermektir. Bu bakış açısına sahip bir insan, en ağır musibetlerde bile yıkılmaz; en zor şartlarda bile sükûnetini korur.
Tarih boyunca nice insanlar vardır ki, dünya onların sırtına binmiş gibi görünürken onlar imanlarının kuvvetiyle dağlar gibi ayakta kalmışlardır. Hz. İbrahim, Nemrut’un ateşine karşı; Hz. Musa, Firavun’un ordusuna karşı; Ashab-ı Kehf, zalim hükümdarlara karşı imanın gücüyle durabilmişlerdir.
Zira iman; kalbi ebediyete bağlar. Fânilik karşısında metanet verir. İnsan, bir musibetle karşılaştığında, eğer imanı sağlam değilse hemen sarsılır, çözülür, karanlığa düşer. Fakat hakiki bir mü’min bilir ki, başına gelen her şey Allah’ın izniyle ve hikmetiyle olur. Bu bilinç, ona sükûnet verir. Gözyaşı dökerken bile kalbi huzurludur. Kederli bir halde bile Allah’a olan güveni sarsılmaz.
İmanın nuru ise sadece sabırda değil, yön tayininde de ortaya çıkar. O nur sayesinde insan, nereden geldiğini, nereye gittiğini, niçin yaşadığını bilir. Hayatı sadece dünya ekseninde değil, ahiret perspektifiyle değerlendirir. Bu da onun için en büyük saadet kaynağıdır.
Kâinata meydan okuyabilmek; maddî güce değil, manevî sağlamlığa bağlıdır. Her şeyin değiştiği bir dünyada, sarsılmaz bir dayanak ancak Allah’a olan yakînle mümkündür. İşte bu yakîn, gerçek imandır. Ve bu iman, insana hem aydınlık bir zihin hem dayanıklı bir yürek kazandırır.
ÖZET:
Bu makalede, “İman, hem nurdur hem kuvvettir” hakikati çerçevesinde şu noktalar işlenmiştir: Hakiki iman, sadece bir inanç değil; aynı zamanda karanlıkları aydınlatan bir nur ve musibetlere karşı direnci artıran bir kuvvettir. İman sahibi insan, kâinata meydan okuyacak bir metanet kazanır; çünkü imanı onu fanilikten, karanlıktan ve korkudan kurtarır. İmanlı bir kalp, hem bu dünyada huzur bulur hem de ahirete hazırlık yapar.