İLİM VE DUA: İNSANIN YÜKSELİŞ MERDİVENİ

İLİM VE DUA: İNSANIN YÜKSELİŞ MERDİVENİ

“insan, bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu, marifetullahtır ve onun üssü’l-esası da iman-ı billahtır.”
Sözler. 23. Söz

**********

İnsan nedir ve bu âlemdeki varlık sebebi ne olabilir? Bu sorular, varoluşun en temel ve en eski sorularındandır. Kimi insan cevabı hazda, kimi kuvvette, kimi unvan ve şöhrette arar. Lâkin insanın hakiki cevheri, dış görünüşünde değil; yaratılış gayesinde ve iç dünyasında gizlidir.

Bediüzzaman Said Nursî bu gerçeği şöyle ifade eder:
“İnsan, bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu, marifetullahtır ve onun üssü’l-esası da iman-ı billahtır.”

İnsan, mahiyeti itibarıyla boş bir levha değildir; aksine, içinde sınırsız istidatlar taşıyan bir varlıktır. Fakat bu istidatlar, gelişmeye ve tekâmüle muhtaçtır. İşte bu tekâmülün yolu ilim ve duadan geçer.

İlim, sadece maddî gerçekleri öğrenmek değil, hakikatin özüne varmak içindir. Gerçek ilim, eşyanın hakikatini öğrenerek Allah’ı tanımaya götürür. Zira her ilmin özü ve gayesi marifetullah, yani Allah’ı tanımaktır. Astronomi yıldızları, biyoloji canlıları, fizik kanunları öğretirken; hepsi sonunda bir Nâzım’ı, bir Hâlık’ı, bir Nizâm-ı İlâhî’yi gösterir.

Ama bu bilgi, kuru bir teoriden ibaret kalırsa gönüle nur olmaz. Bilginin ruhu, kalbin yönelmesiyle tamamlanır. Bu yönelişin adı ise duadır. Dua, bir yönüyle acziyetin itirafı, diğer yönüyle Yaratıcıya yöneliştir. Bilmek, kulun başını secdeye götürürse, işte o zaman ilim kemale erer.

İman, ilmin temeli ve duasız bir bilginin koruyucusudur. İman-ı billâh olmadan yapılan bilgi arayışı, çoğu zaman gurura, sapmaya ve inkâra dönüşebilir. Bu nedenle ilim; imanla nurlanmalı, dua ile beslenmeli, marifetullahla derinleşmelidir. Böyle bir bilgi insanı meleklerden üstün yapar. Aksi takdirde, Firavun gibi, bilgi kişiyi tuğyana da sürükleyebilir.

Dua ise, sadece dilekte bulunmak değildir. Dua, kulun kendini bilmesidir. Aczini, fakrını, faniliğini fark edip, Kudret ve Rahmet Sahibi’ne yönelmesidir. Dua, tekemmülün manevî kanadıdır; ilim ise zihinsel kanadıdır. Bu iki kanatla uçan insan, Rabbine doğru yücelir.

ÖZET:

Bu makalede, insanın yaratılış gayesinin “ilim ve dua ile tekemmül” olduğu konusu işlenmiştir. Hakiki ilim, Allah’ı tanıtmaya hizmet eder (marifetullah); bu tanımanın temeli ise iman-ı billâhtır. Dua ise insanın kulluk bilincinin ve aczinin ifadesidir. İnsan, bu iki temel üzerine yükselir; kalbiyle dua, aklıyla ilim yolculuğuna çıkarsa, varoluşunun hikmetini gerçekleştirmiş olur.

 

Loading

No ResponsesMayıs 26th, 2025