Tevafukat Mucizesi: Kur’ân Satırlarında İlâhî Ahengin İzleri
Tevafukat Mucizesi: Kur’ân Satırlarında İlâhî Ahengin İzleri
Kur’ân-ı Kerîm, sadece mânâ yönüyle değil, lafız, tertip, sayısal ve yapısal düzeniyle de mucizevi bir kitaptır. Bu mucizelerden biri de “tevafukat”tır. Tevafuk, Arapça asıllı bir kelime olup “birbirine uygun düşme, rast gelme, denk gelme” manalarına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’deki tevafukatlar ise, ilâhî bir kasd ve iradenin eseri olan, harflerin, kelimelerin ve ayetlerin olağanüstü bir düzen ve ahenk içinde yer almasıdır.
Bediüzzaman Said Nursî ve Tevafuk Mucizesi
Bediüzzaman Hazretleri, Kur’ân’ın mucizeliğini göstermek adına, özel bir dikkatle yazdırdığı “tevafuklu Kur’ân” ile bu hususa dikkat çekmiştir. Hafız Ali, Hüsrev Efendi gibi talebeleriyle birlikte Kur’ân’ı el yazmasıyla istinsah ettirmiş ve özellikle “Allah” lafzının mushaf boyunca mucizevî biçimde birbirine denk geldiğini göstermiştir. Öyle ki, bir sayfada geçen “Allah” lafızları dikey veya yatayda birbirine paralel olarak sıralanmakta, gözle görünür bir simetri teşkil etmektedir. Bu, herhangi bir insanın kasıtlı olarak yapamayacağı, hatta yazarken bile zor fark edilen bir tevafuktur.
Kelime ve Rakam Tevafukları
Kur’ân’da bazı kelimeler, hayatın ve varlığın dahili dengesiyle birebir örtüşecek sayılarda geçer. Örneğin:
Yevm (gün) ,Seb‘u semâvât (yedi gök) , ıman-Küfür, Melek-Şeytan, Dünya-Ahiret, Hayat-Ölüm gibi zıt anlamlı kelimeler eşit sayıda yer alır.
Bu sayısal tevafuklar, Kur’ân’daki bilinçli yerleştirmenin ve Rabbânî tertibin izlerini taşır.
Kur’ân’ın Kâinatla Olan Tevafuku
Kur’ân’daki tevafukat sadece kendi içinde değil, aynı zamanda kâinatın işleyişiyle de örtüşmektedir. Kur’ân, kâinattaki ilahi ahengin lafızlara ve kelimelere bürünmüş halidir. Ay, güneş, gece, gündüz, rüzgâr, bulut, deniz gibi unsurların Kur’ân’da geçtiği yerler ve sayılar, birer işaret fişeğidir. Rabbimiz, kelimelerle evreni, ayetlerle kainatı konuşturmuştur. Bu yüzden Kur’ân’ı okuyan, kâinatı okur. Kur’ân’ın lafzındaki tevafukat, tabiatta da ilahi ölçü ve dengeyi gösterir.
Tevafukatın Hikmeti ve İbret Tarafı
Kur’ân’daki tevafukat, insana bir çağrıdır: Bu kitap gelişi güzel bir beşer eseri değildir. Her harfi bir maksatla, her kelimesi bir mânâ ile yerleştirilmiştir. Bütün kâinatı bir araya getirseniz, bu kitap gibi bir kitap yazamazsınız. Çünkü bu kitap, sonsuz ilim ve hikmet sahibi bir Zât’ın kelâmıdır. Tevafukat, Kur’ân’ın zahirî mucizesi; mânâdaki derinliklerin bir penceresidir. Okuyana, ibret gözüyle bakana mucizevî bir işarettir.
Tevafuklu Kur’ân Mushafları ve Şahitlik
Risale-i Nur talebeleri tarafından yazılan “tevafuklu Kur’ân” mushafları, bu mucizevi düzeni gözle görünür hale getirerek bir nevi Kur’ân’ın mucizesine şahitlik belgesi hükmündedir. Bu mushaflar, Kur’ân’ın hem lafzında hem tertibinde ilahi bir kudretin izini taşıdığını gösteren somut delillerdir. Her bir sayfa, adeta “Bu kitap insan sözü değildir” diye haykırır.
Özet:
Kur’ân-ı Kerîm’deki tevafukat, ilahî kelâmın sadece mânâsında değil, lafzında da mucizevi olduğunu ortaya koyan bir işarettir. “Allah” lafzının sayfalar boyunca dizilişi, bazı kelimelerin eşit sayıda geçmesi ve evrenle örtüşen ifadeler, Kur’ân’ın harf harf bir iradenin eseri olduğunu gösterir. Bediüzzaman Hazretleri’nin tevafuklu Kur’ân çalışması da bu mucizeye dikkat çekmek içindir. Bu tevafukat, iman edenlere huzur, tefekkür edenlere hayret ve düşünenlere birer delildir: “Bu, Allah’ın kelâmıdır.”