KEYFÎ KÜFRÜN VE KÜFR-Ü İNADÎNİN SEBEP VE SONUÇLARI
KEYFÎ KÜFRÜN VE KÜFR-Ü İNADÎNİN SEBEP VE SONUÇLARI
“Göz göre göre hakikate sırt dönmek, kalbin mühürlenmesine davetiyedir.”
- Küfrün İki Yüzü: Keyfî ve İnadî Küfür
Kur’an’da küfür, sadece inkâr değil, aynı zamanda hakkı bile bile örten bir direnmedir. Bu noktada “keyfî küfür” ve “küfrü inadî” ayrımı önemlidir:
Keyfî Küfür: Hakikati araştırma zahmetine girmeden, nefsin arzularına göre yaşamayı tercih etmektir. “Beni rahatsız etmesin” diye hakikatten yüz çevirir.
Küfrü İnadî: Hakkı bildiği hâlde, kibir ve menfaat uğruna onu inkâr etmektir. Firavun gibi, şeytan gibi… Bilir ama secde etmez.
- Sebepler:
Nefse düşkünlük: Keyfî küfürde insan, Allah’a teslim olmayı değil, keyfine göre yaşamayı ister.
Kibir ve gurur: Küfrü inadîde ise kişi, hakikati kabul ederse küçüleceğini zanneder, nefsine yediremez.
Dünyevî çıkar: Bazıları, hakka yönelirse makam, mevki, çıkar kaybı yaşayacağını düşünür.
Toplumsal baskı ve gaflet: Özellikle modern çağda “ne derler” korkusu kişiyi küfre savurur.
- Sonuçlar:
Kalbin mühürlenmesi: Kur’an’da defalarca vurgulandığı gibi, hakka yüz çevirenlerin kalpleri mühürlenir, artık duyamaz ve göremez hale gelir (Bakara, 7).
Vicdanın ölmesi: İnadî küfür vicdanı susturur; kişi her şeyi aklına uydurmaya başlar.
Azabın hak olması: Hakkı bilip inkâr edenler için ahiret azabı kat kat artar (Nahl, 106).
İnsanlık erozyonu: Bu tür inkârlar, toplumların ahlaki ve manevi çöküşünü hızlandırır.
- Hikmetli Dersler:
Hakikat, insana rahatsızlık verse de hidayet verir.
Keyfî yaşamlar, geçici rahatlığa karşılık ebedi pişmanlık getirir.
İnadî inkâr, sahibini sadece Allah’tan değil, kendinden de koparır.
Firavun da şeytan da inkâr etmedi; ama secdeyi kibirle reddettiler.
ÖZET:
Keyfî küfür, nefsin arzularına göre yaşamak için hakikatten kaçmaktır. Küfrü inadî ise hakkı bilip kibirle reddetmektir. Her iki küfür türü, insanı karanlığa, pişmanlığa ve ebedî azaba sürükler. Bu inkâr biçimleri kalbi mühürler, vicdanı susturur. Hakikat karşısında teslimiyet göstermeyen kişi, hem dünyasını hem ahiretini kaybeder. Gerçek kurtuluş; keyiften, kibirden ve inattan sıyrılıp hakka yönelmekle mümkündür.