İnsibağ ve İn’ikâs: Sohbetin İrfanla Yoğrulan Sırrı

İnsibağ ve İn’ikâs: Sohbetin İrfanla Yoğrulan Sırrı

“Sohbet-i nebeviye öyle bir iksirdir ki, bir dakikada ona mazhar bir zât, senelerle seyr ü sülûka mukabil hakikatin envarına mazhar olur. Çünkü, sohbette insibağ ve inikâs vardır. Mâlûmdur ki, in’ikâs ve tebâiyetle, o nur-u âzam-ı nübüvvetle beraber en azîm bir mertebeye çıkabilir. Nasıl ki, bir sultanın hizmetkârı ve onun tebâiyeti ile, öyle bir mevkie çıkar ki, bir şah çıkamaz.” (Sözler. 451)

*********

Bazı anlar, bir ömre bedeldir.
Bazı bakışlar, kalbin mühürlerini çözer.
Ve bazı insanlar vardır ki, onların sohbetine erişmek, yıllarca yürünecek yolu bir adımda kat ettirir.
İşte bu sırrın adı, insibağ ve in’ikâstır.

Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle,

> “Sohbet-i nebeviye öyle bir iksirdir ki, bir dakikada ona mazhar bir zât, senelerle seyr ü sülûka mukabil hakikatin envarına mazhar olur.”

Peki nedir bu sır?
İnsibağ ne demektir?
İn’ikâs neyi ifade eder?

İnsibağ: Manevî Boyanmak

Kur’an şöyle buyurur:

> “Sıbgatallah! Allah’ın boyasıyla boyanmak… Kimin boyası Allah’ın boyasından daha güzeldir?”
(Bakara, 138)

İnsibağ, boyanmak demektir.
Fakat bu bir renk değil, hal boyası, manevî tesir, ruhanî sirayettir.
Bir kalbin, başka bir kalpten etkilenmesi; onun rengini, havasını, hâlini almasıdır.

İnsibağ, sohbetle olur.
Sadece bilgi aktarımı değil, hâl aktarımıdır.
Sadece akla değil, kalbe dokunur.
Bir velînin, bir ârifin yanında durmak; onunla hâl ve hem-hal olmak, ondan tesir almak demektir.

Nasıl ki, miskçinin dükkanına giren kokar,
güneşin karşısında duran aydınlanır,
kâmil bir zatın sohbetinde bulunan da onun hâliyle boyanır.

İn’ikâs: Ruhani Yansıma

İn’ikâs, yansıma demektir.
Güneşin aynadaki yansıması gibi,
gönül de sohbetten, nurdan, hakikatten yansımalar alır.
Bir kâmil insanın kalbinden fışkıran ilahi nur,
başka bir kalpte yansıma yapar.

Bu yansıma bilgiyle değil, yakınlıkla olur.
Sohbetle, muhabbetle, edeble olur.

Tıpkı güneşe dönük bir çiçeğin ışığı emmesi gibi,
hakkın nuruna açık bir kalp de o nurdan pay alır.
Ve o yansıma, kalpte bir aydınlık oluşturur:
Basiret, feraset, sevgi, huzur ve iman derinliği.

Sohbetin Mucizesi

Peygamber Efendimiz’in (asm) ashabı,
birkaç ay, hatta bazen sadece bir gün sohbetinde bulunarak sahabi oluyordu.
Bu, kuru bir bilgi edinme değil, insibağ ve in’ikâs mucizesidir.
Onun nazarı, onların kalbinde devrim yapıyor,
karanlığı dağıtıyor, fıtratı hakikate çeviriyordu.

Bugün bu sır, Allah dostlarının, ariflerin, sadık mürşidlerin sohbetinde hâlâ canlıdır.
Sohbete oturmak; sadece kulağa değil, ruha eğitimi başlatmaktır.
Bu yüzden, salihlerle beraber olmak,
edeb ve ihlasla meclise dâhil olmak,
kişinin manevî tekâmülünde basamak atlamasına vesile olur.

Bir Sultanla Yürümek

Bediüzzaman’ın işaret ettiği gibi,
bir sultanın hizmetkârı, onunla birlikte yüksek makamlara çıkar.
Kendi değeriyle değil, ona bağlılığı ve yakınlığı sebebiyle.

Hak dostları da, bir nevi ilahi sultandır.
Yanlarında bulunan, onların nuruna ayna tutar,
onlarla hâl olan, onların ahlakından pay alır.

Sonuç: Sohbet Bir Meclis Değil, Bir Miraçtır

Sohbet, sadece konuşulan bir ortam değil;
hâl alınan, renk değiştirilen, gönül aydınlanan bir manevî iksirdir.
İnsibağ ve in’ikâs, işte bu sohbetin hakikatidir.
Kalbi, ruha; aklı, hikmete bağlayan bir nur köprüsüdür.

Bugün en çok kaybettiğimiz şey belki de budur:
hâl aktaran sohbet meclisleri.

Makale Özeti:

Bu makalede, Bediüzzaman Said Nursî’nin “sohbet-i nebeviye” ifadesi üzerinden insibağ (manevî boyanma) ve in’ikâs (ruhanî yansıma) kavramları açıklanmıştır. Sohbetin sadece bilgi aktarımı değil, hâl ve nur aktarımı olduğu anlatılmıştır. Kalbin kalbe, hâlin hâle tesiri ile kişi, seyr u sülûk yolunda yıllar sürecek mesafeyi bir anda aşabilir. Sohbet, âriflerden, sadıklardan alınan bir nefes, bir yansıma, bir miraçtır. Bu sırra ulaşmak, kişinin edeble sohbete oturması ve kalbini açmasıyla mümkündür.

 

Loading

No ResponsesMayıs 25th, 2025