Kâinat Kitabı: Noktadan Külliyata Yazılmış Bir Kaside
Kâinat Kitabı: Noktadan Külliyata Yazılmış Bir Kaside
“Nasıl ki bir kitap—bahusus öyle bir kitap ki, her kelimesi içinde küçük kalemle bir kitap yazılmış; her harfi içinde ince kalemle muntazam bir kaside yazılmış—kâtipsiz olmak son derece muhaldir. Öyle de, şu kâinat, nakkaşsız olmak, son derece muhal ender muhaldir. Zira bu kâinat öyle bir kitaptır ki, her sahifesi çok kitapları tazammun eder. Hattâ, her kelimesi içinde bir kitap vardır. Herbir harfi içinde bir kaside vardır.
Yeryüzü bir sahifedir; ne kadar kitap içinde var. Bir ağaç bir kelimedir; ne kadar sahifesi vardır. Bir meyve bir harf, bir çekirdek bir noktadır. O noktada koca bir ağacın programı, fihristesi var.
İşte, böyle bir kitap, evsâf-ı celâl ve cemâle, nihayetsiz kudret ve hikmete mâlik bir Zât-ı Zülcelâlin nakş-ı kalem-i kudreti olabilir. Demek, âlemin şuhuduyla bu iman lâzım gelir—illâ ki dalâletten sarhoş olmuş ola…”
(Sözler.10.Söz. 1.İşaret)
************
İnsan, gözünü hakikate çevirdiğinde, varlıkta öyle bir düzen, öyle bir hikmet ve öyle bir sanat görür ki, akıl hayrette kalır. Adeta bütün mevcudat bir kitap gibi yazılmıştır. Bu kitap öyle bir kitaptır ki, her harfi ayrı bir kaside, her kelimesi müstakil bir kitap, her cümlesi başlı başına bir âlem gibidir. Her biri, görünenin ötesinde bir gayeyi, bir manayı, bir işareti taşır.
Bir kitap düşünün ki, her harfi ince ince işlenmiş bir kaside olsun. Bu kitabın kâtipsiz olması ne kadar imkânsızsa; işte şu kâinat da, sanat ve hikmetle bezendiği hâliyle, bir Nakkaş, bir Musavvir, bir Sâni olmaksızın vücuda gelmiş olamaz. Çünkü her şeyde bir nizam, bir mizan, bir intizam vardır. Kainat, kendi kendine yazılamayacak kadar sanatlı, tesadüfe bırakılmayacak kadar mükemmeldir.
Toprağın Sessiz Sahifesi
Yeryüzü bir sahifedir; her baharda yenilenerek binlerce çeşit nebatatı, hayvanatı, meyveyi ve çiçeği tekrar tekrar yazar. Her bir tohum, toprağa düşmüş bir harftir. O harften açılan bir ağaç, bir kelimedir. Onun meyvesi bir nokta, içindeki çekirdek ise bir sırdır. Zira o küçücük çekirdekte, koca ağacın hem geçmişi hem de geleceği saklıdır. Bu ise; nihayetsiz bir ilmin, bir iradenin ve bir kudretin işidir.
Bir ağacı büyüten, ona meyve verdiren, meyvede çekirdeği saklayan ve o çekirdekle yeni bir ağacı programlayan kudret; elbette abesle iştigal etmez. Bu kadar hikmeti hikmetsizlikle yorumlamak, ancak dalâletin sarhoşluğudur.
Görmek İsteyene Delil Çok
Âleme dikkatle bakan, onda Rabbini görür. Görmek istemeyen ise, gözünü yumar ve “görmüyorum” der. Fakat güneşe gözünü kapayan, sadece kendine gece yapar. Kâinattaki sanat, kudret, nizam ve rahmet, kalbi uyanık olan her gözün görebileceği kadar aşikârdır. Bu kadar parlak bir hakikati inkâr etmek, ancak aklı ve vicdanı susturmakla mümkündür.
Madem bu kitap bu kadar muhteşem yazılmış; elbette bir yazanı, bir maksadı, bir manası vardır. O Zât ki, böyle bir kâinatı nakşetmiş; elbette kullarına da bu kitabın manasını anlatacak rehberler göndermiştir. Peygamberler, o kitabın tefsirini okuyan müfessirler; kitapları ise kâinatın fihristesi ve manasının şerhidir.
Sonuç Yerine: Varlığın Sessiz Şehadeti
Kâinat, tek bir harfinin bile anlamlı olduğu, her satırının sanatla yazıldığı ilahi bir kitaptır. Her varlık, bu kitabın bir kelimesi, bir harfi yahut bir noktasını temsil eder. Bütün bu işaretler, nihayetsiz ilim, kudret ve hikmeti olan bir Zât’ın eseridir. Bu kitabı görüp de yazanı inkâr etmek, en koyu gafletin ve sarhoşluğun ifadesidir.
Özet:
Bu makalede, kâinatın bir kitap gibi yazıldığı temsili üzerinden, her varlığın bir anlam taşıdığı, düzen ve sanatın yaratıcıyı gösterdiği işlenmiştir. Bir meyveden bir çekirdeğe, yeryüzünün bahar sahifesinden gökyüzünün yıldızlı satırlarına kadar her şeyin, ilahi bir kudretin eseri olduğu ifade edilmiştir. Bu kitap gibi yazılmış âlemde, yazanı inkâr etmek, hakikate göz yummaktan başka bir şey değildir. Makale, iman nazarının varlık üzerindeki tefekkürünü teşvik etmektedir.