Emniyet, Hürmet ve Muhabbet Üçgeni: Ailenin Sırr-ı Saadeti
Emniyet, Hürmet ve Muhabbet Üçgeni: Ailenin Sırr-ı Saadeti
“Bir ailenin saadet-i hayatiyesi, koca ve karı mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimi bir hürmet ve muhabbetle devam eder. Tesettürsüzlük ve açık saçıklık; o emniyeti bozar, o mütekabil hürmet ve muhabbeti de kırar.”
(Lem’alar, 24. Lem’a, Bediüzzaman Said Nursî)
Aile, toplumun çekirdeği; fertlerin huzur bulduğu, sevgiyi, güveni ve sadakati öğrendiği mukaddes bir mekândır. Fakat bu mukaddes yapının ayakta kalabilmesi, sadece maddî değil, manevî sütunlara da bağlıdır. Bediüzzaman bu sözünde, ailenin huzur ve saadet temelini “emniyet-i mütekabile”, yani karşılıklı güven; “samimi hürmet” ve “muhabbet” olarak üç ana esas üzerine inşa eder. Bu üç sütun sarsıldığında, ailenin çatısı çatırdamaya başlar.
Karşılıklı Güven: Ailede Emniyetin Temeli
Bir eş, diğerine güvenmediğinde; zihnine şüphe düştüğünde; kalbine vesvese girip sadakatin yerine vehim yerleştiğinde, o evde huzur kalmaz. Karşılıklı emniyet, gözlerin ve gönüllerin sadakatle perdelendiği bir hayâ atmosferinde nefes alır.
Tesettür, sadece bir kıyafet değil; aynı zamanda emniyetin, iffetin ve karşılıklı sadakatin bir teminatıdır. Kadının iffeti, erkeğin gözünün korunmasına; erkeğin iffeti, kadının kalbinin itminanına hizmet eder.
Hürmet: Sevginin Koruyucu Zırhı
Ailedeki hürmet, aşkın cilasıdır. Zamanla değişen fiziki güzellikler değil; kalpte duyulan derin saygı, birlikteliği daim kılar. Açık saçıklık ve teşhircilik, bu saygıyı zedeler. Zira bir eşin mahremiyeti herkesin nazarına sunuluyorsa, o eşin gözünde ayrıcalıklı olmanın değeri düşer. Hürmet kırıldıkça, sevgi de cılızlaşır.
Samimi bir hürmet, kalbin derinliklerinden gelen bir kabuldür. Eşler birbirini sadece dünyada değil, ahirette de yoldaş görecek şekilde sever ve sayar.
Muhabbet: Kalbin Derin Bağı
Muhabbet, ruhların birbirine tutunduğu görünmeyen ama sarsılmaz bir bağdır. Fakat bu sevgi, mahremiyet duygusu korunmadığında zedelenir. Açık saçıklık, sadece dış gözleri değil; eşlerin birbirine duyduğu hususi sevgiyi de etkiler. Teşhir edilen bir güzellik, artık sır olmaktan çıkar. Herkesin baktığı bir şey, eşin gözünde kıymetini kaybeder.
Aşk, sır ister. Sevgi, özeldikçe derinleşir. Eşler arasında paylaşılan mahremiyetin kutsallığı bozulduğunda, kalpteki muhabbet de sıradanlaşır.
Modern Dünyada Tesettür ve Aile Krizi
Modern çağ, özgürlük adına mahremiyeti zedelemekte, teşhir kültürünü yaygınlaştırmakta, aileleri buhranlara sürüklemektedir. Boşanmaların artması, aldatmaların sıradanlaşması, sadakatin zayıflaması, aslında bu emniyet-hürmet-muhabbet üçlüsünün yara almasından kaynaklanmaktadır.
Tesettür, sadece bir dinî vecibe değil; aynı zamanda ailenin iç huzurunu ve karşılıklı sadakati koruyan hikmetli bir kalkandır. Bediüzzaman’ın bu sözü, sadece geçmiş zamanlara değil, bugünün yaralı aile yapısına da güçlü bir reçete sunar.
Son Söz: Göz Değil, Gönül Kazansın
İffet, mahremiyet ve edep; ailede sadakatin zırhıdır. Kadın da erkek de, mahremiyetine dikkat ederek sadece eşine özel kalmayı bir fazilet olarak görmelidir. Bir ailede karşılıklı güven varsa, samimi bir hürmet hâkimse ve içten gelen bir muhabbet yaşanıyorsa, o yuva gerçek saadeti yakalamış demektir.
Ve unutulmamalıdır: Güzellik gözle değil, gönülle takdir edilirse kıymetlidir. Ve gönlün sevdiği, gözün baktığından daha kalıcıdır.
Özet:
Bu makalede Bediüzzaman Said Nursî’nin “Bir ailenin saadeti karşılıklı güven, hürmet ve muhabbetle devam eder” sözü üzerinden, aile yapısının manevi temelleri ele alınmıştır. Tesettürsüzlük ve açık saçıklığın bu temelleri nasıl zedelediği, eşler arasındaki güveni, saygıyı ve sevgiyi nasıl yıprattığı açıklanmıştır. Aile saadetinin devamı için mahremiyetin korunması, iffetin yüceltilmesi ve samimi muhabbetin canlı tutulması gerektiği vurgulanmıştır. Netice olarak, ailede gözlerin değil, gönüllerin kazanması saadetin anahtarıdır.