BAKILAN AMA GÖRÜLMEYEN: VARLIĞI HER ŞEYDEN ZAHİR OLANIN UNUTULUŞU

BAKILAN AMA GÖRÜLMEYEN: VARLIĞI HER ŞEYDEN ZAHİR OLANIN UNUTULUŞU

İnsanın Gözünden Allah’ın Aşikâr Varlığına Dair Bir Tefekkür Makalesi

İnsan garip bir mahlûk… Göz önündekini göremez, kulağı duyması gerekeni işitemez hâle gelir bazen. Öyle ki, varlığı her şeyden daha açık olan, hatta varlıkların varlık sebebi olan bir Yaratıcının mevcudiyetinden şüphe eder. Güneşe gözünü kapatıp sonra da “güneş yok” demeye benzer bu tavır. İşin daha garibi ise bu tutumun sadece birkaç bireye ait olmayıp, kimi zaman çağlar boyunca devam eden bir tartışma konusu hâline gelmesidir.

Halbuki insan aklına emanet edilen idrak kabiliyetiyle bir damla suya, bir yaprağın dizilişine, gökyüzünde akıp giden yıldızlara baksa; tüm bu nizam, intizam ve hikmetin kendiliğinden olamayacağını anlar. Çünkü her şeyde bir maksat, her maksatta bir ölçü, her ölçüde bir kudret vardır. Ve bu kudret, kendisini perde arkasından değil; eseriyle, sanatıyla, kelâmıyla açıkça ilan etmektedir.

Ne var ki, insan bazen bu varlığın açıklığı içinde kör olur. Nimetin içindeyken nimet vereni unutmak gibi bir gaflete düşer. Tıpkı denizde olup da suyun farkında olmayan balık misali… Hayatının her ânında Rabbiyle muhatapken, O’nu aramak için uzaklara gider. Bir ömür boyu “acaba var mı?” sorusuyla oyalanır, kendisini meşgul eder. Oysa asıl mesele “O’nu ne kadar tanıyorum?” sorusunda gizlidir.

Evet, Allah’ın varlığı inkâr edilemeyecek kadar açık ve zahirdir. Fakat O’nu bilmek, sadece varlığını kabul etmekle sınırlı değildir. Asıl gaye, O’nu tanımakta, marifetullaha ulaşmaktadır. Zira tanımak arttıkça sevgi artar, sevgi arttıkça kulluk tat kazanır. O’nu inkâr eden kişi elbette bir kayıptadır. Ancak O’nu tanıdığını zanneden ama gereğiyle tanımayan kişi de büyük bir eksiklik içindedir.

İnsana düşen, gözünü dışa değil içe de çevirmektir. Çünkü dış âlemde gördüğü her şey, iç âleminde yankılanır. Kalpte O’na ait bir pencere açıldığında, evren O’nunla anlam bulur. İşte o zaman bir yaprak düşerken bile “O” konuşur, bir çiçek açarken bile “O” hatırlatılır.

ÖZET:
Bu makalede, Allah’ın varlığının evrende her şeyden daha açık ve zahir olduğu hâlde, tarih boyunca bu konuda şüpheye düşülmesi ele alınmıştır. İnsanların gafletle bu hakikati inkâr edebildiği, fakat asıl maksadın sadece varlığı tasdik değil, O’nu gereğiyle tanımak (marifetullah) olduğu vurgulanmıştır. Varlıkla temas hâlinde olan insanın içe dönerek Yaratıcısını daha derin tanımasının, hem kulluk hem de hayat açısından hakiki kemal olduğu anlatılmıştır.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 24th, 2025