Susma ve Dinleme Sanatı: Kendini Duyabilmek İçin.
Susma ve Dinleme Sanatı: Kendini Duyabilmek İçin.
Susma ve dinleme sanatı.
Eksik olan tarafımız.
Bazen ögrencilere; haftada bir saat ‘Susma Dersi’ konulması lazım diyorum.
Ta ki, dışa ve dışta dağıttığı kendisini dağıtan bu öğrencinin, içe ve içine dönerek kendisini dinlemesi ve bilmesi için…
*********
Bir toplumun en temel eksikliklerinden biridir: dinlememek.
Herkesin konuştuğu, bağırdığı, yorum yaptığı, hüküm verdiği bir çağda yaşıyoruz.
Kalabalık seslerin içinde, susmak bir irade, dinlemek bir sanattır.
Bugün eğitim kurumlarında nice dersler okutuluyor: matematik, fen, edebiyat, hatta konuşma sanatı… Ama hiç kimse “susma”nın bir beceri, “dinleme”nin bir fazilet olduğundan bahsetmiyor. Oysa en derin düşünceler, en büyük farkındalıklar, en net cevaplar sessizlikte saklıdır.
Kendini Duyamayan, Kimseyi Duyamaz
Günümüz öğrencisi; kulaklıkla dolaşan, sürekli telefonuna bakan, aralıksız içerik tüketen bir zihin yorgunu haline geldi. Dış dünyadan gelen sesler o kadar gürültülü ki, iç sesini duyamıyor. İçine dönüp “Ben kimim, ne istiyorum, neye yönelmeliyim?” sorularını soramıyor.
İşte bu yüzden “haftada bir saat susma dersi” önerisi, çağın gürültüsüne karşı bir direniştir. Beden susar, dil susar, zihin susar. Ve kalp konuşmaya başlar. Belki ilk başta rahatsız eder bu sessizlik. Ama zamanla insan, kendi içinde daha önce fark etmediği derinliklerle karşılaşır.
Susmak: Acizlik Değil, Derinliktir
Toplumda susmak genellikle “bir şey bilmemenin” işareti sayılır. Hâlbuki susmak; dinlemeye, düşünmeye ve anlayışa açılan bir kapıdır. Konuşan kazanır sanılır ama gerçekte dinleyen kazanır. Çünkü anlayan, çözüm bulan, kalbe dokunan odur.
Hz. Ali (ra) ne güzel buyurmuş: “İki şey aklın göstergesidir: konuşurken düşündüğün söz ve susarken düşündüğün hâl.” Gerçek akıl, gereksiz konuşmalarla değil, anlamlı susmalarla büyür.
Dinleme: Karşıdakine Değil, Kendine Saygıdır
Bir başkasını dinlemek, sadece ona saygı değil; kendine nezakettir. Çünkü dinlemek, sabırdır. Beklemeyi, anlamayı, yargılamadan kabul etmeyi öğretir. Dinleyen, sadece kelimeleri değil, kalpleri duyar. Bu yüzden dinlemeyen insanlar çoğunlukla yalnız kalır; çünkü kendilerinden başka kimseyi duyamazlar.
Eğitimde Susma Alanları Açılmalı
Okullarda, evlerde, toplantılarda “konuşma alanları” kadar “susma alanları” da olmalı. Gençler susarak düşünmeyi, dinleyerek anlamayı öğrenmeli. Çünkü sürekli dışa yönelmek, içi boşaltır. Oysa içe dönmek, kişiyi olgunlaştırır.
Özet:
Bu makalede, modern çağda kaybolan “susma ve dinleme sanatı” ele alınmıştır. Konuşma odaklı bir toplumda insanların kendilerini ve başkalarını duyamadığı vurgulanmış; susmanın acizlik değil, deruni farkındalığın bir göstergesi olduğu anlatılmıştır. Özellikle gençlerin, haftada bir saat bile olsa susarak iç dünyalarına yönelmeleri gerektiği ifade edilmiştir. Dinlemek, hem anlayış hem de insanî bir olgunluk olduğu için, eğitim sistemine “susma ve dinleme eğitimi” eklenmesinin önemi vurgulanır. Makale, susarak düşünmenin, dinleyerek olgunlaşmanın erdemini hatırlatır.