Kahramanlığın Sessiz Adı: Anne

Kahramanlığın Sessiz Adı: Anne

> “Evet, bir valide veledini tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakiki bir ihlas ile vazife-i fıtriyesi itibarıyla kendini evladına kurban etmesi gösteriyor ki hanımlarda gayet yüksek bir kahramanlık var.”
(Lem’alar, 24. Lema)

Kahramanlık çoğu zaman meydanlarda aranır. Kılıç seslerinde, savaş naralarında ya da zafer manşetlerinde. Oysa en sessiz, en derin ve en gerçek kahramanlık; bir annenin yüreğinde saklıdır. Adı konmamış, ödülü verilmemiş, alkışlanmamış ama her sabah yeniden başlayan bir cihaddır onunki: Evladı için yaşamak, evladı için tükenmek.

Bir annenin fıtratına yerleştirilen bu kahramanlık, sadece fiziki bir dayanıklılık değil, ruhî bir yüceliktir. Çünkü hiçbir maddi karşılık beklemeden, en kıymetli varlığı olan canını evladı için ortaya koyan bir varlık, yalnızca seven değil; şuurla fedakârlık yapan bir kahramandır.

Fıtratında Kahramanlık Olan Kadın

Kadın, yaratılışı gereği şefkatin, merhametin, sabrın merkezidir. Bu özellikler onu zayıf kılmaz; bilakis en güçlü hale getirir. Çünkü bir annenin sabrı, en zorlu savaşı kazanacak kadar kuvvetlidir. O, gözyaşını gizleyip yavrusuna gülümseyen, kendi uykusunu değil evladının huzurunu düşünen bir kahramandır.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle bu fıtrî vazife, ihlasın en saf halidir. Annelik, bir saik bir sevkten ve bir hareketten öte, ilâhî bir misyon, insanlığı ayakta tutan sarsılmaz bir direktir.

Bozulmuş Zihniyetler, İstismar Edilen Seciyeler

Ancak ne acıdır ki bu kahramanlık potansiyeli, günümüzde çoğu zaman ya gelişmeden köreltilmekte ya da yanlış yönlere kanalize edilmektedir. Kadının özüne yabancılaştırılması, onu fıtratına aykırı bir hayata itmektedir. Annelik, değersizleştirilmiş; bakım işi olarak etiketlenmiş; fedakârlığı “eziklik” olarak gösterilmiştir.

Halbuki kadının kahramanlığı, modern tanımlara sığmayacak kadar derindir. O, yalnız çocuğunu büyütmez; karakter inşa eder, bir nesli yoğurur, toplumu besler. Fıtrî şefkatini iffetle ve imanla yoğurduğunda, sadece dünya hayatını değil, ebedî saadetini de kazanabilir.

Gerçek Kahramanlığı Yeniden Tanımak

Toplum olarak yeniden kadının bu yüksek fıtratını tanımaya, takdir etmeye ve teşvik etmeye muhtacız. Çünkü bir milletin istikbali, kadınlarının taşıdığı şuur ve fedakârlıkla ölçülür. Anne, yalnızca çocuk büyüten bir birey değil; bir ümmeti yoğuran, bir geleceği mayalayan bir müessedir.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle; bu kıymettar seciyenin “sû-i istimal”i yani yanlış kullanımı, hem dünyevî hem uhrevî zararlara yol açar. Ama bu seciyenin inkişafı, yani doğru yönlendirilmesi; kadını da, ailesini de, toplumu da ihya eder.

Özet:

Bu makale, kadının fıtratında var olan şefkat temelli kahramanlığı merkeze alır. Annelik sadece bir biyolojik bağ değil, ilâhî bir görev ve hakiki bir ihlasın tezahürüdür. Ancak bu yüksek seciye, bazı zararlı cereyanlarca ya bastırılmakta ya da kötüye kullanılmaktadır. Kadının bu yaratılıştan gelen kahramanlığı doğru yönlendirildiğinde hem dünyasını hem de ebedî hayatını kurtarabilir.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 22nd, 2025