Darbelerin Gölgesinde Bir Siyaset: CHP ve Vesayet Ruhu
Darbelerin Gölgesinde Bir Siyaset: CHP ve Vesayet Ruhu
Türkiye siyasi tarihi, sadece seçim sandıklarıyla değil, tank izleriyle de yazılmıştır. Her darbe, bir milletin iradesine indirilen hançer; her muhtıra, demokrasinin bağrına saplanan zehirli bir ok olmuştur. Bu karanlık sayfalarda ise hep benzer gölgeler dolaşır: Vesayetçi zihniyet, halktan kopuk elitler ve özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tarihsel duruşu.
Tarihî belgeler, 27 Mayıs 1960 darbesine kadar geçen süreçte tam 11 ayrı cunta çalışmasının varlığını ortaya koymaktadır. Bunların 6’sı aktif darbe girişimidir. Hepsinin ortak noktası; askerin yönetime el koyması için zemin hazırlanması, siyasetin askeri kışkırtması ve çoğu zaman CHP ve dönemin lideri İsmet İnönü’nün doğrudan veya dolaylı dahli olmasıdır.
CHP, Türkiye’nin ilk partisi olarak kurucu rolünü üstlenmiş olsa da bu rol zamanla halkla çatışan, milletten kopuk, “halka rağmen halk için” anlayışına dönüşmüştür. Bu anlayış, çok partili hayata geçişle birlikte sık sık halk iradesine karşı pozisyon almıştır. “Ordu göreve!” pankartları, sokak eylemleri ve muhtıralarla şekillenen darbe iklimleri, genellikle CHP zihniyetinin ürettiği vesayet atmosferinde yeşermiştir.
27 Mayıs ve CHP’nin Rolü:
1960 darbesi, milletin sandıkla başa getirdiği Adnan Menderes’i alaşağı etmiş, sadece bir hükümeti değil, aynı zamanda milletin iradesini de darağacına göndermiştir. İsmet İnönü’nün darbe öncesi “şartlar olgunlaşınca ihtilal meşru olur” sözleri, darbeyi teşvik eden bir zihniyetin yansımasıdır. Darbe sonrası CHP’nin pasif değil, aktif bir destekleyici pozisyonda olması ise bu tavrın belgesidir.
Vesayet Zihniyeti ve Milletle Kavga:
CHP, çok partili dönemde çoğunlukla sandıkta kaybettiği gücü, “bürokratik elitler” eliyle telafi etmeye çalışmıştır. Yargı, üniversite, medya ve ordu içindeki vesayet odakları, CHP’nin siyasi başarısızlığını darbelerle telafi etmeye çalışmıştır. Milletin değerleriyle barışmak yerine, millete tepeden bakan ve onu “eğitilmesi gereken cahil kitle” gören bir anlayışla hareket edilmiştir.
Bu tavır, zamanla sadece bir partiyi değil; bir zihniyeti, bir elit sınıfı temsil eder hâle gelmiştir. Sandığı kaybettikçe darbeyi umut eden, oy alamadıkça muhtıraya sığınan bu zihniyet, demokrasinin en büyük tehditlerinden biri olmuştur.
İbretlik Sonuç:
Bugün artık halk, darbelerin karanlık yüzünü görmüş, vesayet odaklarına karşı bilinçlenmiştir. Ancak geçmişin ibretleri unutulmamalı, darbeci zihinlerle hesaplaşılmalı, demokrasiyi tehdit eden her yapı ifşa edilmelidir. CHP’nin geçmişiyle yüzleşmesi, bugünü anlaması ve milletle yeniden bağ kurması için bir zarurettir. Aksi halde, geçmişin hayaleti, geleceğin karanlığı olmaya devam edecektir.
Makale Özeti:
Bu makalede, CHP’nin 27 Mayıs 1960 darbesi başta olmak üzere Türkiye’deki darbelerle olan tarihsel ilişkisi ele alınmıştır. 11 cunta çalışması ve 6 darbe girişiminin CHP ve dönemin lideri İsmet İnönü ile bağlantılı olduğu vurgulanmış; halktan kopuk vesayetçi zihniyetin, darbeleri meşrulaştırmak için nasıl bir atmosfer oluşturduğu anlatılmıştır. Sonuç olarak, demokrasiye karşı duran bu zihniyetin, milletin iradesine karşı yürütülen sistemli bir kavga olduğu ifade edilmiştir.
( https://www.yenisafak.com/gundem/inonu-6-ay-once-idam-edilecekler-dedi-4709697
https://www.yenisafak.com/gundem/darbenin-basina-inonu-atadi-4710080 )