Ailede Saadet ve Kadının Asaletine Açılan Yol: Şeriatın Nezaketinde Saklıdır
Ailede Saadet ve Kadının Asaletine Açılan Yol: Şeriatın Nezaketinde Saklıdır
“Bu zamanda aile hayatının dünyevî ve uhrevî saadetinin ve kadınlarda ulvî seciyelerin inkişafının sebebi, yalnız daire-i şeriattaki âdâb-ı İslâmiyetle olabilir.”
(Lem’alar, s.202)
***********
Zaman, insanı savurdukça savuruyor. Modernlik adı altında gelen birçok dalga, aileyi temelinden sarsıyor. Aile hayatı zayıfladıkça birey yalnızlaşıyor, toplum parçalanıyor. Kadın, ya meta hâline getiriliyor ya da asli rolünden koparılıyor. Böyle bir çağda, Bediüzzaman’ın bu tesbiti, hakikatin kalbinden yankılanıyor: Aile saadeti de, kadının ulvîleşmesi de ancak İslam ahlâkının içinde mümkün.
Aileyi Aile Yapan Ruh: İslamî Adâb
Aile; sevgi, saygı, sadakat ve fedakârlık üzerine kurulu bir birlikteliktir. Modern toplumda bu değerler yerini menfaate, bencilliğe ve geçici hazlara bırakıyor. Oysa İslam, evlilik kurumuna hem dünyevî bir düzen hem de uhrevî bir anlam yükler. Eşlerin birbirine karşı görevleri vardır. Evlilik bir sözleşme değil, bir emanettir.
Şeriatın koyduğu hudutlar, aile fertlerinin haklarını korur. Kadının izzetini, erkeğin merhametini, çocukların masumiyetini teminat altına alır. İşte bu yüzden, şeriatın adabıyla donanmış bir aile, bu dünyanın da öte âlemin de saadetine bir anahtardır.
Kadın: Fıtratına Uygun Yükselir
Bugün kadına özgürlük adı altında dayatılan modeller, onun yaratılış hakikatine aykırıdır. Rekabet, teşhir, hırs ve gösteriş içinde kadın, özünden uzaklaşmaktadır. Halbuki İslam, kadını yücelten bir ölçü getirir: iffet, merhamet, şefkat ve vakar. Kadın; annelikte, eşlikte ve insan yetiştirmede öylesine kutsal bir yerdedir ki, cennet ayaklarının altına serilmiştir.
Kadın, şeriatın edebiyle ruhunu beslediğinde hem dünyada izzet kazanır, hem de ahirette ebedî mükâfata erişir. O zaman ne kullanılır, ne aşağılanır; bilakis korunur, saygı görür.
Modern Aile Boşlukta Yürür, Şeriat Aileye Ruh Verir
Batı kültürünün ithal modelleriyle kurulan aileler kısa sürede sarsılıyor. Çünkü zemin kaygan, çünkü bağ geçici. Şeriat ise aileye bir ibadet boyutu kazandırır. Evlilik, Allah’ın adıyla başlar; eşler birbirine Allah için sabreder. Çocuk, Allah’ın emaneti bilinir. Bu açıdan aile artık sadece bir birliktelik değil, bir mabed olur.
Şeriatsız Ahlâk, Kuralsız Sevgiye Benzer
Bugün toplumda ahlâkî çöküntülerin temelinde, dinî sınırların terk edilmesi vardır. Şeriat, hayatı dizayn ederken kalbi unutmayan bir sistemdir. Sadece kural değil, aynı zamanda rahmettir. Kadını ve aileyi hem korur, hem yüceltir.
Bu sebeple, modernleşmek adına şeriat terk edilince, kadın da aile de zarar görür. Saadetin anahtarı, Allah’ın çizdiği yoldadır. O yol ise daire-i şeriattır. O daire, hem adalet hem de merhametle çevrilidir.
Özet:
Bu makalede, Risale-i Nur’dan alınan “Bu zamanda aile hayatının dünyevî ve uhrevî saadetinin ve kadınlarda ulvî seciyelerin inkişafının sebebi, yalnız daire-i şeriattaki âdâb-ı İslâmiyetle olabilir.” cümlesi etrafında bir değerlendirme yapılmıştır. Aile kurumunun günümüzde karşılaştığı tehlikeler, modern hayatın getirdiği çöküş ve kadının değersizleştirilmesine karşılık, İslamî ahlakın aileye ve kadına kazandırdığı izzet, sükûn ve ulviyet anlatılmıştır. Şeriatın adabı olmadan kalıcı huzur ve ulvî değerlerin gelişemeyeceği vurgulanmış, kadının ve ailenin gerçek saadetinin bu çerçevede mümkün olduğu ifade edilmiştir.