Ümitsizlik Yok: Üç Asırlık Kilitler Açılıyor

Ümitsizlik Yok: Üç Asırlık Kilitler Açılıyor

> “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.”
(Âl-i İmrân, 139)

Bu ayet, sadece geçmişin karanlık sayfalarına değil, bugünün yorgun yüreklerine ve geleceğin umut arayan nesillerine bir ilahi hitaptır. Ümitsizlik, Kur’an’a göre en büyük engellerdendir. Çünkü iman, umutla yeşerir; mücadele, inançla yürür. Ayet bize diyor ki: “Gevşemeyin, üzülmeyin! İman varsa, zafer sizinledir.”

Nadastan Uyanışa: Asırlarca Uyuyan Ümmet

Üç yüz yıl… Gafletin, taklidi bir din anlayışının, Batı hayranlığının ve iç çözülmelerin pençesinde geçen uzun bir kış gibi. Ümmet, tarihteki izzetini kaybetti; hilafeti yitirdi; bilimde, sanatta, siyasette geride kaldı.
Ama bu da bir kaderin parçasıydı. Tıpkı toprağın nadasa bırakılması gibi…
Toprağın nadası çürüme değil, hazırlanmadır. Yüzeyde kuru gibi görünen zeminin altında, rahmet birikiyor, kökler yeniden canlanıyor, büyük bir doğuşa zemin hazırlanıyor.

Bugün artık o nadas süreci sona eriyor. Fikirler uyanıyor, zihinler silkeleniyor, gençlik yeniden Kur’an’a sarılıyor, ümmet yeniden “Ben buradayım!” demeye başlıyor. Zira Kur’an’ın vaadi bu: İman varsa, yeis yoktur.

Kur’an’ın Gösterdiği En Büyük Engel: Tefrika ve Ümitsizlik

Kur’an, müminlerin galebesini sadece maddi güçle değil, manevi duruşla ilişkilendirir. İki düşmanı işaret eder:

  1. Vehn: Yani gevşeklik, yılgınlık, korku.
  2. Hüzn: Yani geçmişe saplanmak, umutsuzluk ve ruhsal çöküntü.

Bu iki hastalık, ümmetin ruhuna saplanmış dikenler gibidir. Eğer bunlar çıkarılmazsa, iman bile potansiyelini gösteremez. Ayet bu yüzden emir kipindedir: “Gevşemeyin! Üzülmeyin!” Yani sadece temennî değil, bir görev olarak yüklenilmiştir ümide tutunmak.

Kilitler Açılıyor: Müjdeler Başladı

Bugün İslam coğrafyasında çile çoktur ama sessizlik değil, uyanış vardır. Gözyaşı çoktur ama umutsuzluk değil, dua vardır. Mazlum çoktur ama zillet değil, direniş vardır.

Tek tek kilitler açılıyor:

Kalplerdeki korku kilidi, ilimle.

Zihinlerdeki esaret kilidi, tefekkürle.

Toplumdaki tefrika kilidi, kardeşlikle.

Ümmetin üzerindeki zillet kilidi, yeniden imanla…

Bu süreçte en büyük sermayemiz: Kur’an’ın vaadi, Allah’ın yardımı ve ümmetin yeniden uyanan ruhudur.

İman Galebesinin Anahtarıdır

Ayetteki “اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ – Eğer mü’minlerseniz” şartı, zaferin temelidir. Siyasi birlik, askeri güç, ekonomik zenginlik… Bunlar sonradan gelir. Asıl olan; hakiki imanla donanmak, mücadeleyi Allah için yapmak ve sabırla, şükürle yürümektir.

Özet

Âl-i İmrân 139. ayeti, ümmete moral ve strateji veren bir ilahi reçetedir. Bu ayetle Rabbimiz; gevşekliği ve umutsuzluğu reddedip, imanla ayakta duranların üstün geleceğini haber veriyor. Ümmet, üç asırlık bir nadas dönemini geride bırakıyor. Kilitler açılıyor, uyanış başlıyor. En büyük engel olan vehn ve hüzün aşılırsa, imanla zafer kaçınılmazdır. Ümitsizlik haram, mücadele farzdır.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 21st, 2025