Ruhun Yolculuğu: Emir Dairesinden Ruhlar Âlemine
Ruhun Yolculuğu: Emir Dairesinden Ruhlar Âlemine
İnsan nedir? Nereden geldi ve nereye gidiyor? Bu soruların cevabı, insanın hakikatini anlamak isteyen her kalp için bir pusuladır. Ruh, Allah’tan gelen ilâhî bir emanet; ama bu ruh, öyle sıradan bir yerden gelmiş değildir. Kur’ân’ın ifadesiyle:
> “Ve yes’elûneke ani’r-rûh. Kul-ir-rûhu min emri Rabbî.”
“Sana ruh hakkında soruyorlar. De ki: Ruh Rabbimin emrindendir.” (İsrâ 85)
Bu ayet, bize ruhun emir dairesinden geldiğini bildirir. Fakat bu “emir” ne demektir? Ve “ruhlar âlemi” dediğimiz hakikat ile nasıl bir bağlantısı vardır? Bu iki kavram, sanıldığı gibi aynı mıdır, yoksa biri hakikat, diğeri zuhurlar âlemi midir?
- Emir Dairesi: Zamanüstü Bir Varlık Alanı
Emir dairesi, Allah’ın “ol!” demesiyle var olan, zaman ve mekânın kayıtlarına bağlı olmayan bir yaratılış boyutudur. Fizikî sebep-sonuç zincirinden münezzehtir. Tıpkı Kur’ân’ın başka bir ayette buyurduğu gibi:
> “Onun emri bir şeyi murat etti mi sadece ‘Ol!’ demesidir, o da oluverir.” (Yâsîn 82)
İşte ruh, bu daireden gelir. Maddeye değil, emre bağlıdır. Yani ruh, fizikî kanunlara tabi değildir. Ne doğar, ne ölür; yaratılır ve yolculuğuna başlar. Ruhun yaratıldığı bu dairede zaman yoktur. Ruh, bir emirdir; emir ise yaratmanın en saf ve en direkt hâlidir.
Bu yönüyle emir dairesi; yaratılışın aslı, maddî âlemin üstü, ilâhî takdirin tecelli ettiği sahadır. Bu dairede Allah “ol” der, olur; aracıya gerek yoktur.
- Ruhlar Âlemi: Toplanma ve Hazırlık Mekânı
Ruhlar âlemi ise, emir dairesinden gelen ruhların toplandığı ve yaratılıştan önce bir araya getirildiği bir sahnedir. Kimi âlimler buna “ezelî misak âlemi” de der. Ruhlar burada “Elestü bi Rabbikum” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) hitabına muhatap olmuş,
> “Belâ! (Evet, Sen bizim Rabbimizsin)” (A’râf 172)
diye cevap vermişlerdir.
Bu yönüyle ruhlar âlemi; imtihanın öncesi, hazırlık alanı, ilâhî hitaba muhatap olmanın başlangıcıdır. Ruhlar henüz bedenle buluşmamış, ama Rableriyle tanışmışlardır. Bu tanıklık, insanın fıtratına derin bir kod olarak işlenmiştir.
Ruhlar âlemi, emir dairesinden gelen ruhların kendilerine verilen öz ile, zamanı gelince dünyaya gönderilmek üzere hazırlandığı bir bekleme ve tecelli alanıdır. Emir dairesi ise yaratılışın kaynağı, ruhlar âlemi ise ilk tecelli merkezidir.
- Ruhun Yolculuğu: Ezelden Ebed’e
Ruh, emir dairesinden gelir. Ruhlar âleminde toplanır. Ana rahmine gönderilir. Bedenle birleşir. Dünya hayatında imtihan olur. Ölümle berzaha geçer. Mahşerde tekrar dirilir. Ve ya ebedî saadete ya da azaba doğru yönelir.
Bu yolculukta ruh, her aşamada ayrı bir sınavdan geçer. Fakat unutulmamalıdır ki:
Ruh, fânî bedenin misafiri; ebed âlemin yolcusudur.
Emir dairesinden gelen ruh, insanın en derin cevheridir. O yüzden neyle beslenirse oraya yönelir. Dünyevî şeylerle beslendikçe ağırlaşır, yavaşlar. Ama zikre, fikre, ibadete ve Kur’ân’a yöneldikçe hafifler, yükselir, aslına yaklaşır.
- Hikmetli Bir İbret: Balığın Denize Dönüşü Gibi
Ruhu maddeyle sınırlamak, balığı karada tutmaya benzer. Oysa ruh, emir denizinden gelen bir inci gibidir. Onu sadece yemek, içmek ve eğlenmekle avutamazsın. Asıl yurdu ebediyet, asıl gıdası vahiydir.
Bir balık, ne kadar güzel bir kafeste tutulsa da, denizi özler. Ruh da ne kadar süslü bir bedenle gezse de, aslına dönme arzusu taşır. Bu yüzden insan, ne kadar zenginleşirse zenginleşsin, ne kadar lezzetlere ulaşırsa ulaşsın, içindeki boşluğu kapatamaz. Çünkü o boşluk, ruhun Rabbine dönme iştiyakıdır.
Sonuç: Ruhun Sırrı Emirde Gizlidir
İnsan, ancak ruhunu tanıdıkça kendini tanır. Ruh, emir dairesinden gelen, yaratılışın ilâhî sırrını taşıyan bir emanettir. Ruhlar âlemi, bu ruhların ilk toplandığı ve Allah’ın rububiyetini tasdik ettiği ilk sahnedir.
Bu iki hakikat, insana büyük bir sorumluluk yükler:
Sen, sıradan bir et yığını değilsin.
Senin içinde Allah’ın “Ol!” emriyle yaratılmış ilâhî bir sır taşıyorsun.
O sırrı tanı, o ruhu kirletme, aslına dön.
Özet
Bu makalede, Kur’ân’ın “Ruh Rabbimin emrindendir” ayetinden hareketle “emir dairesi” ve “ruhlar âlemi” arasındaki fark ele alınmıştır. Emir dairesi, Allah’ın zamansız ve aracısız “ol” emriyle yaratılan boyuttur. Ruhlar âlemi ise bu ruhların toplanıp Rabbini tanıdığı bir hazırlık âlemidir. Ruh, bu iki hakikatten geçerek dünya hayatına girer. Ruhun aslı emirden olduğu için, dünyevî zevklerle tatmin olmaz; ancak vahiy ve ibadetle huzur bulur. İnsanın değer ve sorumluluğu, içinde taşıdığı bu ilâhî sırla doğru orantılıdır.