İki Yolun Hikâyesi: Peygamberlerin Yolu ve Muhaliflerinin Akıbeti

İki Yolun Hikâyesi: Peygamberlerin Yolu ve Muhaliflerinin Akıbeti

Tarih, yalnızca olayların değil, hakikatin ve batılın da kaydını tutar. Her çağ, iki zıt yolun çatışmasına şahitlik eder: Biri, peygamberlerin aydınlık yolu; diğeri, onlara muhalefet edenlerin karanlık rotası… Bu iki yolun seyri sadece geçmişi değil, bugünü ve yarını da belirler. Zira bu iki yol, insanlığın varoluşundan beri süregelen en büyük hak-batıl mücadelesinin sembolüdür.

  1. Peygamberlerin Yolu: Rahmetin ve Hakk’ın Rehberliği

Peygamberler, Allah’ın elçileri olarak gönderildiler. Görevleri, insanları zulmetten nura çıkarmak; hak ile batılı ayırmak; kulları Hâlık’ına yönlendirmekti. Ortak vasıfları:

Tevhid: Allah’tan başkasına kulluğu reddetmek.

Adalet: Güçlü ya da zayıf fark etmeksizin herkes için hakkı savunmak.

Merhamet: Cezadan önce şefkatle uyarmak.

Sabır: İnkar, hakaret, işkence ve sürgünlere karşı direnmek.

İstikamet: Korkmadan, eğilip bükülmeden doğruyu haykırmak.

Hz. Nuh’tan Hz. Musa’ya, Hz. İbrahim’den Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kadar bütün peygamberler, insanlığı hakkı bilmeye, kendini bulmaya ve Rabbini tanımaya çağırdılar. Onlar, hidayet fenerleriydi. Ancak her biri, karşısında bir “karanlık cephesi” buldu.

  1. Muhaliflerin Yolu: Nefsin, Gücün ve Menfaatin İsyanı

Peygamberlere direnenlerin yolları da ortaktır:

Kibir: “Ben daha iyiyim!” (bkz. İblis’in Hz. Âdem’e secde etmeyişi)

Menfaat: Hakikati değil, çıkarlarını ön planda tutmak.

Gurur ve Sınıf Ayrımı: “Sıradan insanlara mı uyacağız?” diyerek halkı küçümsemek.

Zulüm ve Şirk: Hem Allah’ın hükümlerini reddetmek hem de halkı boyunduruk altına almak.

Geçici Güç Sarhoşluğu: Firavun gibi “Ben sizin en yüce rabbinizim” diyecek noktaya varmak.

Bu kişiler sadece peygamberlere değil, hakikatin kendisine düşmanlık ederlerdi. Hakikate değil, hakikatin tehdit ettiği konforlarına karşı savaş açarlardı.

III. İnsanlığın Ortasında Bu İki Yol

Bu iki yolun çarpışması, sadece tarihî bir olay değildir. Bugün de insanlık, bu iki tercihin kıyısındadır:

Bir yanda, adalet, tevazu, merhamet ve ahlâkla yoğrulmuş peygamberane bir hayat.

Diğer yanda, güce tapan, çıkarı kutsayan, nefsini ilah edinmiş bir anlayış.

Tarihe baktığımızda şu hakikati görürüz:
Peygamberlerin yolu zorludur ama sonu nurdur.
Muhaliflerin yolu kolay görünür ama sonu azaptır.

  1. Netice ve İbret

Hz. Nuh gemi yaptı, kurtuldu. Onunla alay edenler tufanda boğuldu.

Hz. Musa denizi geçti, Firavun ordusuyla birlikte suya gömüldü.

Hz. İbrahim ateşe atıldı ama ateş serin ve selamet oldu.

Hz. Muhammed (s.a.v.) mağarada saklandı, hicret etti ama fetihle döndü.

Onlara muhalif olanlar ise tarih sahnesinden silindi; lanetle anıldılar.

Hakikati susturmaya çalışanlar daima kaybetti. Çünkü hakikat susturulamaz, sadece ertelenir; zamanı geldiğinde yeniden doğar.

  1. Sonuç: İki Yol, Bir Seçim

Bugün insanlık, teknolojide ilerlese de ahlâkta, adalette ve maneviyatta gerilemiştir. Bu da gösteriyor ki, peygamberlerin gösterdiği yol terk edilmiştir. Oysa o yol, hem dünya huzurunun hem de ahiret saadetinin tek rotasıdır.

Her birey, her toplum bu iki yoldan birini seçecek:

Ya nefse, zulme, geçici güce kapılıp Firavunlaşacak,

Ya da sabırla, ihlâsla, tevazuyla peygamberane bir duruş sergileyecek.

Hakikatin yolunu seçenler az olabilir; ama azlar, hakla beraberse galiptir. Zira Kur’an der ki:

> “Nice az topluluklar, Allah’ın izniyle çok topluluklara galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 249)

Makale Özeti

Peygamberlerin yolu, tevhid, adalet ve sabır eksenlidir; dünya ve ahirette selamet getirir.

Muhaliflerin yolu, kibir, menfaat ve zulme dayanır; sonu hüsrandır.

Tarih boyunca bu iki yol çatışmıştır. Hakikat daima kazanmış, batıl yok olup gitmiştir.

Bugün insanlık da aynı ikilemde: Ya hakka sarılacak ya da heva ve zulümle helake sürüklenecek.

Gerçek kurtuluş, peygamberlerin izinden gitmekle mümkündür.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 20th, 2025