Başımıza Ne Geldiyse İçimizden Geldi

Başımıza Ne Geldiyse İçimizden Geldi

Bir milletin yıkılması dışarıdan değil, içeriden başlar. Dıştaki düşmanın saldırısı ancak içteki boşlukla başarıya ulaşır. Bugün ümmetin yaşadığı zulümlerin en derin nedeni, içimizdeki çözülmüşlük ve körleşmiş vicdanlardır.

İsrail’in yıllardır sürdürdüğü işgal, katliam ve zorbalık, sadece onun gücüyle açıklanamaz. Bir İsrailli için ayağa kalkan, ekranlarda gözyaşı döken, dünyayı ayağa kaldıran çevrelerin, binlerce masum Gazzeli çocuk, kadın ve yaşlı için sessizliğe gömülmesi, bizim için hem bir ayna hem de bir alarmdır. Bizim içimizde bir yerde, adalet terazisi şaşmış; merhamet terazisi çökmüş.

Hastalık içimizde… Birbirimizin kuyusunu kazmakta mahir, kardeşini değil, menfaatini düşünen bir yığın adam var içimizde. İman, artık sadece dilde; ahlak, sadece sloganda. Dışarıdan gelen mikroplar, bağışıklık sistemi çökmüş bir bedende daha çabuk iş görür. Bizim manevi bağışıklığımız zayıflamış. Kardeşini, sırf fikri farklı diye tekfir eden, komşusunu, mezhebi veya meşrebi farklı diye düşman bilen bir anlayış, bizi içten içe çürütüyor.

İhanet içimizde… Makam ve mevki uğruna değerlerini satanlar, menfaat için zalimle aynı safta duranlar, dışarıya köle içeride efendi kesilenler… Hepsi içimizde. Ümmeti temsil eden kürsülerde, ümmeti parçalayan niyetler gizli. Kalem, artık hakikati değil, sahibinin hesabını yazıyor. Mikrofon, zalime değil, onunla işbirliği yapana hizmet ediyor.

Ahmak dost içimizde… Düşmanın kılıcından daha keskin, dostun gafleti. Nice hak davalar, akılsız müdafilerle zayi oldu. Zalimle mücadelede ferasetli olmak gerek. Lakin içimizdeki bazıları, düşmanın oyununa öyle kolay geliyor ki, kurşunu değil ama oyunu baş tacı ediyor.

Hırsız ve hırsız savunucusu içimizde… Biri çalıyor, öteki alkışlıyor. Biri yiyor, diğeri sahip çıkıyor. Helal-haram hassasiyeti, siyasete ve menfaate kurban gidiyor. Kul hakkı, artık sadece hutbe konusu. Uygulamada yok. Herkes birilerinin kirini örtme yarışında. Böyle bir toplumda, doğruluk barınamaz, adalet yeşeremez.

Kapı kilit tutmuyor… Çünkü biz içeriden açıyoruz düşmana. Dışarıdan birisi bir şey yapmadan önce, biz içeriden kapıyı açık bırakıyoruz. Her şey bizde başlıyor ve bizde bitiyor. Dışarıdan gelen saldırı, içerideki bozulma kadar etkili olamaz.

Çözüm de içimizde… İçimizdeki kalbi, vicdanı, imanı, samimiyeti diriltmeden; ne Gazze’ye ne de ümmete gerçek bir yardım ulaştırabiliriz. Kendimizi düzeltmeden, toplum düzelmez. Nefsimizi ıslah etmeden, ümmetin felahı gelmez.

Son söz: Düşman kapıda değil sadece, içeride. Siper kazmadan önce içimizi tamir etmek gerek. Zaferin ilk adımı iç muhasebedir. Çünkü “bir topluluk kendilerini değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez.” (Ra’d, 11)

Özet:

Bu makale, ümmetin yaşadığı zulümlerin temel nedeninin dış düşmanlardan ziyade, içimizdeki bozulma, ihanet, gaflet ve çürüme olduğunu vurgulamaktadır. Adaletin, merhametin, sadakatin ve dürüstlüğün zayıfladığı bir toplumda, düşmana karşı direnç kalmaz. Çözüm; yeniden içimizi ıslah etmek, iman ve ahlakı diriltmekten geçer. Gerçek direniş, iç muhasebe ile başlar.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 20th, 2025