Gülenlerin Sessizliği: Mezarlıkta Hayatın Gölgeleri

Gülenlerin Sessizliği: Mezarlıkta Hayatın Gölgeleri

“Sinemada, eski zamanda mezaristanda yatanların vaziyet-i hayatiyeleri göründüğü gibi yakın bir istikbalde mezaristan ehli olanların, müteharrik cenazelerini görmüş gibi oldum. O gülenlere ağladım. Birden bir tevahhuş, bir acımak hissi geldi. Aklıma döndüm, hakikatten sordum: “Bu hayal nedir?” Hakikat dedi ki:

   Elli sene sonra, bu kemal-i neşe ile gülen ve eğlenen zavallılardan elliden beşi, beli bükülmüş yetmiş yaşlı ihtiyarlar gibi; kırk beşi, mezaristanda çürümüş bulunacaklar. O güzel simalar, o neşeli gülmeler, zıtlarına inkılab etmiş olacaklar.

كُلُّ اٰتٍ قَرٖيبٌ

kaidesiyle madem yakında gelecek şeylerin gelmiş gibi görülmesi bir derece hakikattir, elbette gördüğün hayal değildir. ” Lemalar

***********

Hayatın en canlı anlarında, bir gülümsemenin ardında gizlenen hakikati görebilmek, insana hem bir uyanış hem de bir ürperti verir. Bir sinema perdesinde gördüğümüz kalabalıklar, şen şakrak insanlar, neşeyle gülüp oynayan topluluklar… O an bir perde aralanır ve hepsi, ileride mezarlığın sessiz sakinlerine dönüşmüş gibi görünür. Bu sahne, basit bir hayal değil, hakikatin sessiz bir çığlığıdır.

Zira hayat dediğimiz şey, daimî olmayan, bir nevi konaklama yeri gibidir. Gülümseyen yüzler, koşuşturan bedenler, nihayet bir gün durur; yüzler solar, bedenler toprağa döner. Elli yıl önce bir bayram sabahı sokaklarda neşeyle dolaşan çocuklar, belki bugün mezar taşlarının ardında sessizce beklemektedir. Hayatın bu kaçınılmaz dönüşümünü fark ettiğimizde, neşenin ardındaki hüznü; oyunun ardındaki gerçeği; kahkahanın ardındaki ebedî sessizliği hissederiz.

Bu manzara bir korku değil, bir uyanıştır. Çünkü insan, unutmaya meyyaldir. Kendini dünyada ebedî kalacak sanır, her anı sonsuzmuş gibi yaşar. Fakat hakikat, bütün gürültülerin sustuğu bir mezarlık sessizliğiyle haykırır: “Her gelen yakındır.” Bu Kur’ânî hakikat, bize zamanın aldatıcılığına karşı bir uyarıdır. Yakında olacak olan şeyler, aslında çoktan gelmiş gibidir. Çünkü zaman, bir göz açıp kapayıncaya kadar geçer.

Bu sebeple, yaşarken ölümü düşünmek, neşeye gölge düşürmek değil; neşeyi hikmetle tartmak, yaşantıyı ebedi yurdun ışığında değerlendirmektir. Zira bu dünya bir gölge oyunudur. Hakiki saadet ve ebedî neşe, bu gölgelere aldanmayanların olacaktır. Bu yüzden gülüşler, sadece fâni güzelliklere değil; ebedî bir hayatın hazırlığına eşlik etmeli. Aksi hâlde, o gülüşler bir gün sessiz bir pişmanlığa dönüşebilir.

Özet:

Bu makale, Bediüzzaman Said Nursî’nin Lem’alar’daki temsilî bir sahnesinden yola çıkarak, hayatın faniliği, zamanın aldatıcılığı ve ölüm gerçeği üzerine düşündürücü bir bakış sunar. Neşeyle gülen insanların kısa bir zaman sonra mezarlık sakinlerine dönüşeceği hakikati, insanı gafletten uyandırmakta ve hayatı ebedî ahiret perspektifiyle anlamlandırmaya çağırmaktadır.
(Bak. http://www.erisale.com/index.jsp?locale=tr&bookId=7&pageNo=28#content.tr.7.28 )

 

Loading

No ResponsesMayıs 17th, 2025