GİZLİNİN AÇIĞA ÇIKTIĞI VAKİT: KANALİZASYONUN PATLADIĞI ZAMAN

GİZLİNİN AÇIĞA ÇIKTIĞI VAKİT: KANALİZASYONUN PATLADIĞI ZAMAN

Türkiye’de yer altında ve yer üstünde ne kadar da çok kanalizasyon varmış.
Orada üreyen ve oranın ürettiği kanalizasyon fareleri.
Patladıkça patlıyor, kokusu ve pisliği etrafa yapılıyor.
Ne kadar da irinli ur varmış!
İçinden çıkan irinler dünyayı kokutacak seviyede.
Gün olmuyor ki her alanda belediyelere, kurumlara, dolandırıcılara yönelik operasyon olmasın.
Aman Allahım! Bu kadar pislik nereden geldi? Nereden çıktı? Nasıl çıktı?
Bu insanlarda hiç mi akıl, iz’an, seviye, karakter, utanma,arlanma ve ar duygusu yok!
Bunlar toplumda, ailelerin içinde nasıl geziyor? Nasıl yaşıyorlar?
Her yerden akan pisliklerini misk-ü anber mi sanıyorlar?
Şunu düşünerek biraz rahatlıyorum, yoksa dayanmak ve çıldırmamak gerçekten mümkün degil;
İyi ki ahiret var. Hesap var. Oranın hakimi olan Allah var. Cehennem var. Rezil olup herkesin birbirinden kaçtığı ancak kaçamadığı bir hesap günü var…

**********

Toplumun üzerinde bir maske vardı yıllarca. Bir düzen, bir görüntü, bir huzur yanılsaması… Ama artık bu maskenin altı dökülüyor. Yer altındaki kanalizasyon boruları patladı. Üstü örtülmüş, halının altına süpürülmüş ne kadar pislik varsa, birer birer ortaya çıkıyor. Belediyeler, kurumlar, şirketler, siyasetçiler ve hatta cemiyetin en mahrem köşelerinde dahi irinli ur misali ne varsa çatlayıp akıyor.

Bu kadar pislik, bu kadar rezalet, bu kadar çürüme… İnsan sormadan edemiyor: “Bu ne zaman oldu? Bu insanlar ne ara bu kadar kokuştu?” Oysa koku yeni değil, sadece şimdi sızıyor. Zira hastalık uzun süredir içteydi. Ahlaklı görünmenin, dindar durmanın, saygın kimlikler taşımanın ardında nice karanlık, nice çürümüşlük birikmişti. Şimdi her taraf irin kusuyor çünkü artık ilahi tokadın zamanı geldi.

Toplumun bağışıklığı çökmüşken mikroplar cirit atıyor. Herkes şaşkın. Kimse artık kimseye güvenemiyor. Kimin eline baksan, ya bir rüşvet izi ya bir dolandırıcılık kokusu… Bu insanlar nasıl aramızda dolaşıyor? Nasıl çocuk yetiştiriyor? Nasıl hiç utanmadan, arlanmadan aynı sofralara oturuyorlar? Pisliklerini misk-ü anber mi sanıyorlar? Karanlıkta yaptıkları işler, ışığa çıkınca gözleri kör mü oldu?

Hayır, hayır! Bu artık sadece bir dünya düzeni meselesi değil. Bu, bir ilahi ikazdır. Çünkü hakikat bastırıldıkça, fıtrat bozuldukça, adalet ertelendikçe, şeref satıldıkça gök sabretmez. Gök sabretmediği için de yer çatlar, kanalizasyon patlar. Ve içindekiler, tüm çıplaklığıyla ortalığa saçılır.

Fakat bu tablo ne kadar karanlık olursa olsun, müminin gönlünde bir teselli ışığı vardır: Ahiret. Bu dünya bir imtihan meydanıysa, o dünya bir hesap mahkemesidir. Burada sıyrılanlar orada sıyrılamayacak. Burada saklayanlar orada açılacak. Burada unutanlar orada hatırlatılacak. Çünkü orada unutan bir Allah yok!

Kimi burada zenginliğini gösterdi, gücünü kullandı, ekranları kontrol etti, hakikati örttü. Ama orada kimse gücünü, parasını, maskesini, reklamını yanında götüremeyecek. Cehennem, sadece azap değil, aynı zamanda rezil olma yeridir. O gün, herkesin birbirinden kaçtığı, ama kendi dosyasından kaçamadığı gündür. Kirli defterler açıldığında, “Ben değildim!” diyenin sesine gökler gülecek. Ve adalet, hiçbir şaşmaya yer vermeden tecelli edecek.

Öyleyse biz temiz kalalım. Tertemiz kalmak artık bir direniştir. Ahlaklı kalmak bir isyandır. Helâli aramak önemli bir değişimdir. Değişelim ve değiştirelim. Ve şunu hiç unutmayalım: İçinde irin taşıyanlar çok konuşur, ama içi temiz olanlar Allah’a dayanır.

ÖZET:

Bu makale, günümüzde ortaya çıkan yolsuzluk, ahlaksızlık ve çürümüşlüğün aslında uzun süredir bastırılmış bir hastalık olduğunu gösterir. Kurumlara, toplumun farklı kesimlerine sızmış kötülüklerin artık gizlenemez hale geldiğini ifade eder. İnsanların utanmazlıkla pisliklerini normalleştirmeye çalıştığına dikkat çeker. Ancak bütün bu çürümenin karşısında müminin teselli kaynağı olarak ahiret, hesap ve cehennem gerçeği hatırlatılır. Son olarak, temiz kalmanın ve dürüst yaşamanın bugün en büyük fazilet olduğu vurgulanır.

 

Loading

No ResponsesMayıs 17th, 2025