DİL VE DİN: MİLLETİN KÖKÜ, HAFIZASI VE RUHU

DİL VE DİN: MİLLETİN KÖKÜ, HAFIZASI VE RUHU

Bir ağacı ayakta tutan nedir? Dışarıdan bakıldığında yaprakları, dalları, meyvesi görülür. Ama esas onu ayakta tutan, gözle görülmeyen kökleridir. Toprak altındaki bu kökler zarar görse, en güçlü gövde bile yıkılır. İşte milletler de böyledir. Onların kökü dilidir ve dinidir. Kim ki bir milleti çökertmek ister, önce bu iki köke saldırır.

Dil: Hafızadır, Kimliktir, Bağdır

Bir milletin dili, onun hafızasıdır. Kelimelerde tarih saklıdır. Her deyim, her atasözü, her kavram; geçmişin bir yankısıdır. Nesiller arasındaki bağ, dil üzerinden kurulur. Çocuk, dedesinin duasını, annesinin ninnisini, atalarının hikmetli sözlerini ancak kendi diliyle anlayabilir. Eğer bir milletin dili değiştirilirse, o millet kendi tarihini okuyamaz, ecdadını anlayamaz, köklerinden kopar. Geçmişle bağ kopunca, milletlik şuuru da sarsılır.

Dilin değişmesi, sadece kelime değil; zihin ve ruh dünyasının değişmesidir. Başka bir dille düşünen insan, başka bir kültürün mensubu olur. Bugün bazı toplumlarda görülen köksüzlük, işte bu değişimin ürünüdür.

Din: Ruhdur, Birliktir, Kudrettir

Dil nasıl milletin hafızası ise, din de onun ruhudur. Din; Allah ile kul arasındaki bağın yanı sıra, toplumu bir arada tutan ahlâk, değer ve hukuk sistemidir. Dinsizleştirilen bir toplum, Allah’tan kopar, ardından da birbirinden kopar. Vicdan değil nefis konuşur, hukuk değil heva hükmeder. Ortak dua kalkar, ortak sevinç ve yas kaybolur. Toplum, “biz” olma şuurunu kaybeder, parçalanır.

Din; sadece bireysel bir inanç değil, aynı zamanda bir milletin ahlâkî ve manevî harcıdır. O harç bozulduğunda binayı tutacak bir kuvvet kalmaz. Kardeşlik zedelenir, merhamet azalır, adalet yerini zulme bırakır.

En Büyük İhanet: Kökten Koparmak

Bugün dünyanın birçok yerinde milletlere yapılan en büyük ihanet, onları kendi dilinden ve dininden uzaklaştırmaktır. Bu ihanet kimi zaman baskıyla, kimi zaman özendirme yoluyla, kimi zaman da eğitim ve kültür politikalarıyla yapılır. Ama neticede amaç aynıdır: Kökten koparmak.

Köküyle bağı kesilen bir millet, savrulmaya mahkûmdur. Kime ait olduğunu bilmeyen, nereden geldiğini unutan bir toplum, nereye gideceğini de bilemez. Böyle milletler kolayca yönlendirilir, sömürülür, kimliğini kaybeder.

Çare: Kökü Hatırlamak ve Yaşatmak

Bugün bize düşen, dilimizi ve dinimizi muhafaza etmekle yetinmek değil; onu yaşamak, yaşatmak ve genç nesillere şuurla aktarmaktır. Her kelimede ecdadın sesi duyulmalı, her duada ruhun kökü hissedilmelidir. Unutulmamalıdır ki; dil ve din sadece birer vasıta değil, varlığımızın temelidir.

ÖZET:

Bu makalede, bir millete yapılacak en büyük ihanetin, onun dilini ve dinini değiştirmek olduğu tezi işlenmiştir. Dil, milletin hafızası ve kimliğidir; din ise ruhu ve birliğidir. Dilin değiştirilmesi, milletin geçmişle bağını koparır; dinin değiştirilmesi ise Allah’la ve toplumla olan ortak bağları keser. Bu kopuşlar, milletin savrulmasına, parçalanmasına ve kimliğini yitirmesine yol açar. Gerçek kurtuluş ise köklere dönmekte, dili ve dini korumakta ve onları şuurla yaşatmaktadır.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 17th, 2025